Seyit Rıza ve arkadaşları idam edilişlerinin 87'nci yılında anıldı
Seyit Rıza ve arkadaşlarının 15 Kasım 1937 yılında idam edilişlerinin 87'inci yılında Dersim’de anma düzenlendi.
Seyit Rıza ve arkadaşlarının 15 Kasım 1937 yılında Elazığ Buğda Meydanında idam edilişlerinin 87'inci yılında Dersim’de anma düzenlendi.
Munzurpress'in haberine göre Sanat Sokağından Seyit Rıza Meydanına kadar sessiz yürüyüş yapıldı. DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Koçyiğit Kılıç, DEM Parti Dersim Milletvekili Ayten Kordu, siyasi parti ve demokratik kitle örgütlerinin temsilcileri, inanç kurumları ve çok sayıda yurttaş katıldı. Dersim 1937-1938 Katliamı’nda yaşamını yitirenler için saygı duruşu ile başlayan anma programında çıla uyandırıldı. Anma programına Seyit Rıza’nın torunlarından Seyit Ali Polat ve Menşure Doğan da katıldı.
1937-1938’de doğmamış bebeklerin bile katledildiğini ifade eden DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Koçyiğit Kılıç, “Süngülerle, dipçiklerle hamile kadınları katlettiler. Nasıl bir devlettir ki kendi ülkesinde, kendi yurttaşını katlederek, mağaralarda zehirleyerek, köylerini bombalayarak, idam sehpalarına çıkararak otoritesini sağlasın. Bunu bugün sorgulamayacak mıyız? Şimdi tarihi yeniden tahrip ediyorlar, çarpıtmaya çalışıyorlar. Bambaşka bir anlatıyla Dersim’in hatırasını Dersim’in mücadelesini karatmak istiyorlar. İşte buna karşı durmamız gerekiyor. Dersim’e çok sefer oldu ama zafer olmadı” diye konuştu.
'DERSİM’E ÇOK SEFER OLDU AMA ZAFER OLMADI'
Anmada konuşan DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Koçyiğit Kılıç 1937-1938’de doğmamış bebeklerin bile katledildiğini ifade etti ve şöyle konuştu:
“Süngülerle, dipçiklerle hamile kadınları katlettiler. Nasıl bir devlettir ki kendi ülkesinde, kendi yurttaşını katlederek, mağaralarda zehirleyerek, köylerini bombalayarak, idam sehpalarına çıkararak otoritesini sağlasın. Bunu bugün sorgulamayacak mıyız? Şimdi tarihi yeniden tahrip ediyorlar, çarpıtmaya çalışıyorlar. Bambaşka bir anlatıyla Dersim’in hatırasını Dersim’in mücadelesini karatmak istiyorlar. İşte buna karşı durmamız gerekiyor. Dersim’e çok sefer oldu ama zafer olmadı” diye konuştu.
'BU KATLİAMI ORGANİZE EDEN TÜM SİYASİ AKTÖRLER, TARİHİN KARŞISINDA SUÇLUDUR'
Dersim Tertelesi’nin 1925 tarihli Şark Islahat Planı’nın en acı sonuçlarından biri olduğunu ifade eden Dersim Emek ve Demokrasi Platformu Sözcüsü Ergin Tekin de, "Bu katliam politikaları sonrasında asimilasyonlarla devam ettirilmiştir. Osmanlı’dan günümüze kadar Dersimlilerin dili, kimliği ve inancına yönelik sistematik baskı ve asimilasyon politikaları uygulanmıştır. Dersim Tertelesi, hâlâ bu ülkenin karanlık tarihinin aydınlatılmayan ve yüzleşilmeyen bir sayfası olarak durmaktadır. Bu katliamı organize eden ve doğrudan sorumluluğu bulunan tüm siyasi aktörler, tarihin karşısında suçludur. Katliamın üzerinden 87 yıl geçmiş olmasına rağmen, hâlâ resmî bir özür dilenmemiş, arşivlerin tamamı açıklanmamıştır” dedi.
'DERSİM’E VE SEYİD RIZA’NIN MİRASINA SAHİP ÇIKMAYA DEVAM EDECEĞİZ'
Ergin konuşmasını şöyle sürdürdü:
“2011 yılında dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, “Eğer devlet adına özür dilemek gerekiyorsa ve literatürde böyle bir şey varsa ben özür dilerim ve diliyorum” demiştir. Ancak bu söylem, Dersim Tertelesi gibi büyük bir trajedi üzerinden siyasi malzeme yapılmış ve esasen muhalefeti baskılamak için kullanılmıştır. Çünkü özür dilemenin gereği olan adımlar atılmamış, arşivler açılmamış, adalet sağlanmamıştır. Dahası, bugün iktidarın ortağı olan MHP Genel Başkanı, “Türkiye’de Dersim diye bir il yoktur” diyerek Dersim halkının kimliğini ve tarihini inkâr etmektedir. Ne söylerseniz söyleyin, Dersim’e ve Seyid Rıza’nın mirasına sahip çıkmaya devam edeceğiz.”
'ASİMİLASYON POLİTİKALARINA DERHAL SON VERİLSİN'
“Resmî bir özür dilensin ve bu özür kamuoyuyla paylaşılsın. Seyid Rıza ve idam edilenlerin mezar yerleri açıklansın. Dersim 1937-38-39 sürecine dair tüm arşivler eksiksiz olarak açıklansın. Katliam sürecinde sürgün edilenlerin ve ailelerinden koparılan çocukların tam listesi açıklansın; kayıpların akıbeti araştırılsın ve kamuoyuyla paylaşılsın. Dersim ismi ve eski yerleşim yerlerinin adları iade edilsin. Halkımızın dili ve inancı üzerindeki baskı ve asimilasyon politikalarına derhal son verilsin.”
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.