Sivas Kongresi:
Mustafa Kemal, Erzurum Kongresi için hazırlıkları yaptıktan sonra, Trabzon’dan getirdiği delegelerin çoğu, Türk Ocakları derneğinin üyeleri olan kişilerdi.
Mustafa Kemal, Kurmay Albay Cıbranlı Xalit Beyi, Erzurum Kongresine davet ediyor. Xalit Bey, kongrenin yapıldığı binaya gider. Kongre salona girmiyor. Xalit Bey ve Mustafa Kemal ayrı bir oda da oturup baş başa konuşuyorlar. Neler konuştukları kimse öğrenemiyor. Konuşmalar ikisinin arasında kalıyor. Erzurum Kongresinde alınan karalar, Sivas Kongresinde değiştirildi.
4-Eylül 1919 tarihinde Sivas Kongresi toplanıyor. Kemalistler için, Sivas Kongresi büyük bir hezimet sayılıyor. Resmi ideolojinin esareti altında ezilenler, tarih sözcülüğünü yaparak büyük kongre, ulusal kongre, ulusu birleştiren ve bütünleştiren kongre dedikleri, Sivas Kongresi bölgesel olarak kabul edilen, Erzurum Kongresine katılan delege sayısı bazı kaynaklara göre 54 veya 56 dır. Sivas Kongresine katılan delege sayısı 32 dir. 13 ilden gelen delegeler Sivas Kongresine katılmışlar. (1)
Mustafa Kemal, Erzurum Kongresini hazırlık çalışmalarını yaparken; Kürt aşiret reislerine, Şeyhlerine ve Ağalarına birçok mektup göndermiş. Sayıları 47 den 53’e kadar mektuplar Nutkun üçüncü cildinde var.
İhsan Nuri Paşa, Delege olarak Sivas Kongresine katılıyor. (2)
Mustafa Kemal, Sivas Kongrenin güvenliğini sağlamak için, Adıyaman ilinin Kahta ilçesinde Bedir ağadan yardım istiyor. Bedir ağa yaşlı olduğu için küçük kardeşi Zeynel ağayı gönderiyor. Zeynel Ağa en seçkin silahlı ve atlı adamları ile beraber, Sivas Kongresinin yapılacağı binayı koruma altına alıyor. Zeynel Ağa, atlı ve silahlı adamlarıyla kongrenin güvenliğini sağladıktan sonra, kongre çalışmaları başlıyor.
4 Eylül de çalışmalarına başlayan Sivas Kongresi 11 Eylül 1919 günü bitiyor. Kongre bitiminde temsilciler üyeliğine seçilenlerin isim listesi aşağıdadır.
1-Mustafa Kemal
2- Rauf Bey (Orbay)
3- Rafet Bey (Bale)
4-Hoca Raif Efendi (Dinç)
5- İzzet Bey
6- Servet Bey
7- Şeyh Fevzi Efendi
8- Bekir Sami Bey
9- Sadullah Efendi
10- Hacı Musa Bey
11- Kara Yusuf Bey
12- Mazhar Müfit Bey (Kansu)
13 Ömer Mümtaz Bey
14- Hüsrev Sami Bey (Kızıldoğan)
15- Hakkı Behiç Bey
16-Niğdeli Mustafa Bey
Kongrenin bitiminde, Temsilciler Kurulu üyelerinde 16 kişiden, Trabzon eski milletvekili İzzet Bey ve Servet Bey, Bitlis eski milletvekili Sadullah Bey, Mutki Aşiret Reisi Hacı Musa Bey ve Ankara eski milletvekili Ömer Mumtaz Bey kongreye katılmadıkları halde Temsilciler Kurulu üyeliklerine seçiliyorlar. (3)
16 kişiden oluşan temsilciler kurulu üyelerinden 7 tanesi ortalıkta yoktu. 16 kişilik listede yer alan üç tanesi, Kürt milletinin temsilcileri olarak gösterilmişti. Bunlar Mutki Aşiret Reisi Hacı Musa Bey, Nakşibendi Tarikatının Şeyhi Fevzi Efendi ve Bitlis eski milletvekili Sadullah Bey di. Geriye kalan 9 kişiden 6 tanesi, Mustafa Kemal’in en yakın çalışma arkadaşlarıydılar. Erzurum Kongresinde olduğu gibi Sivas Kongresinde de temsilciler kurulu demek Mustafa Kemal demekti. Söz ve karar sahibi kendisiydi.
Görünürde temsilciler kurulu üyeleri Kürt ve Türk halklarını eşitlik ilkesinde birleştirmişti. Temsilciler kurulu üyeliğine seçilen Kürtler kukla bile alamazlardı. Ancak bunların isimleri kâğıt parçası üzerine kalmıştı.
Esas Kürt milletinin temsilcileri Kürdistan Teali Cemiyet, Kürt Kadınları Cemiyeti ve Kürt öğrenciler Cemiyeti olan legal örgütlerdi. O günkü Kürt liderleri Seyit Abdülkadir, Celadet Ali Bedirxan, Kamuran Ali Bedirxan, Nuri Dersimi, Amele Reisi Reşit Ağa, Kürdistan dergisi yazarlarından Arvasizade Mehmet Şefik Bitlisli yüzbaşı Emin Bey, Vanlı Memduh Selim Bey ve Ekrem Cemilpaşa şahsiyetlerdi….. (4)
Zeynel Ağa’nın anlattıkları:
Atama ile, Ankara’ya gelen milletvekilleri 23 Nisan 1920’de açılışı yapılan Büyük Millet Meclisine girerler. Kısa bir süre sonra hükümet kurulur. Hükümet kurulduktan belli bir süre sonra, Zeynel Ağa, Niğde’ye sürgüne gönderilir. Akabinde 15 yıl ağır hapis cezası ile cezalandırılır. Zeynel Ağa cezaevinde üç yılını doldurmak üzereyken, çıkan genel aftan yararlanarak, memleketine döner.
8 Şubat 1925’te, Dicle’de (Piran) da provokasyon sonucunda Şeyh Said hareketi patlak verir. Şeyh Said yanındaki adamlarıyla beraber, Dicle’den ayrılıyor. Genç’te (Darhene’de)13 Şubat 1925 gün, okun yaydan çıktığını gören Şeyh Said ağlayarak devlete karşı savaş kararını verir. Kısa sürede savaş geniş bir alana yayılır. İsmet İnönü ve Fevzi Çakmak durumun ciddiyetini görünce tekrar Zeynel Ağa’dan yardım istiyorlar. Zeynel Ağa bunlara aldanarak verdiği söz üzerine Şeyh Said kuvvetlerini, Fırat havzasına sokmuyor.
Şeyh Said’in ihanetçi bacanağı binbaşı Kasım kendi adamlarıyla beraber Çarbühür köprüsü üzerinde Şeyh Said’i tuzağa düşürerek yakalar ve devletin güvenlik güçlerine teslim eder. Tarih 15 Nisan 1925 Şeyh Said harekâtının bastırılmasından sonra Kahtalı, geri zekalı Zeynel Ağa ikinci defa 15 yıllığına tekrar Niğde’ye sürgüne gönderilir. İkinci defa çıkan genel aftan yararlanan Zeynel Ağa bir daha baba ocağına geri döner.
İhanetçi Binbaşı Kasım:
Şark İstiklal Mahkemesinde verdiği ifade mevcuttur. Bu ifadenin belgesi var. Olaylar bittikten sonra, ihanetçi Binbaşı Kasım, Batı Anadolu’ya sürgüne gönderilir. Sürgüne gönderildiği ilçenin adını şu an hatırlamıyorum.
Uğur Mumcu’nun yazısını hatırlıyorum. Bir gün, Uğur Mumcu o ilçede Kaymakamın ziyaretine gidiyor. İkisi sohbet ederken, kaymakam iki tane kahve istiyor. Kahveler geldiği sırada iri yapılı birisi içeri giriyor. Kaymakam diyor kahveler üç oldu. İçeri giren bey efendiye de kahve geliyor. Kaymakam ile Uğur Mumcu arasında sohbet devam ederken, kaymakam, Uğur Mumcu’ya diyor sen bu adamı tanıyor musun? Uğur Mumcu diyor tanımıyorum. Kaymakam diyor sen bu adamın aleyhinde çok yazı yazıyorsun. Uğur Mumcu diyor elimdeki belgelere göre yazı yazıyorum. Kaymakam diyor bu adam Şeyh Said’in bacanağı Binbaşı Kasım’dır ve o esnada kaymakam çekmeceden kalın bir defter çıkarıyor. Binbaşı Kasım defteri imzalıyor. Anlatmak istediğim, Binbaşı Kasım ihanetin bedeli olarak sürgün hayatını yaşarken, her gün belli bir saatte Kaymakam’ın yanına gider, yaşadığı ilçede olduğunu ispatlıyor. Kendi ırkına ihanet eden kişiler, başka ırklara daha çabuk ihanet ederler.
Hitlerin sözüdür:
Her türlü suç ve ceza af edilir, ihanet asla af edilmez.
Mustafa Kemal, daha önce, Dersim için özel kanun çıkarıyor. (Sayın Hocam İsmail Beşikçi’nin, Dersin Kanunu isimli kitabı meydandadır.) Dersim Kanunu çıkarıldıktan sonra, o bölgedeki Kürtlere baskı dozajı her geçen gün artıyordu. Dersim Kürtleri boyun eğmeden baskıları sinelerine çekiyorlardı. 1937 de devlet, Kürtlerin şah damarına bastıkları zaman, Dersim milleti isyan etmek zorunda kaldılar.
Tekrar Mustafa Kemal tarafından görevlendirilen Fevzi Çakmak devreye girer, Sünni-Alevi olayını ileri sürerek eski dostu Zeynel Ağa’dan yardım istiyor. Geri zekâlı Zeynel Ağa mezhep ayırımına kanarak adamlarıyla beraber devletin yanında yer alarak kendi ırkına karşı savaşıyor. Dersim ayaklanması kanlı bittikten sonra, Seyit Rıza’da, Şeyh Said gibi arkadaşlarıyla beraber idam edilir.
Hareket bastırıldıktan sonra, Zeynel Ağa üçüncü sürgünde, Bolo’ya gönderilir. Devamlı zaman su gibi akıp gidiyor. 27 Mayıs 1960’te yapılan askeri darbede, Zeynel Ağa diğer Kürt ağaları, aşiret reisleri ve şeyhleriyle beraber, Sivas’ta kampa alınmışlardı. Beli bir süre sonra çoğu değişik illere sürgüne gönderildiler. Zeynel Ağa’nın yaşı doksan civarındaydı. Son sürgün yeri Çoruh oldu.
Sait Ensarioğlu bana anlattı. Dedi bizler Sivas’ta askeri kampındayken gençtim. Babam bana demişti oğlum, sen devamlı Zeynel Ağa’ya hizmet edeceksin. Ben ona hizmet ediyordum. Bir gün bana dedi oğlum niçin bana hizmet ediyorsun.“Acaba benim kadar ahmak bir insan var mı bu dünyada?
Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın Avukatı Hüsamettin Cindoruk, defalarca anlattı ve yazdı. Atatürk bize dedi, Dersim’i vurun bizde vurduk.
KAYNAKLAR:
1-Nutuk Kurtuluş Yayınları Ankara 1987 Cilt:1 Sayfa:36
2- General İhsan Nuri Paşa- yazarı Rehim Şinoyi Mahmutzade Sitav yayınları Van ikinci baskı. Temmuz 2016
3- Nutuk Çağdaş Yayınları 1988 Cilt:1 sayfa:105
4- Samsun’dan Lozan’a Mustafa Kemal ve Kürtler, Abdürrahman Arslan birinci baskı Doz yayınları. 1991 İstanbul. Sayfa: 63
5-Sait Ansarioğlu bana anlattı.