Siyasal katılım hakkı için birlik

Siyasal katılım hakkı için birlik

Hamiyet Celebi

A+A-

 

Siyasal katılım; bireylerin iktidarı elde etme, var olan iktidara ise çeşitli etkileşimler sonucu yön verme aracıdır. İktidarın meşruiyetinin sağlandığı, demokrasinin sabitlendiği zemindir. Siyasal katılım hakkı tanınmadan daha da önemlisi korunmadan ne bireyin egemenlik serüvenine dahli ne de egemenlik kaynağının “insan” odaklı olduğundan söz edilemeyecektir.

Kişinin siyasi görüş ve tutumunu açıklaması, örgütlenmesi, oy kullanması, seçme-seçilme yoluyla yönetim mekanizmasına girmesi, siyasal kararların inşaasında etkin rolü siyasal hakların parametreleridir. Bunların tümünün ana dinamosu ise siyasal parti kurma ve kurulan partilerin en üst düzeyde siyasal hayata katılım imkanının sağlanmasıdır. Yani; siyasal katılım hakkı siyasi partilerin yasal zeminde kurulmasının sağlanmasıyla , onların siyasal hayata aktif katılımı için sıkı tedbirlerin alınmasıyla hayat bulur. Birinin eksik veya işlevsiz kılınması o hakkın etkin kullanılamaması ile sonuçlanacaktır. Nitekim Türk siyasi hayatı bu tespiti defaaten ispatlamıştır. Tıpkı Yüksek Seçim Kurulu’nun geçtiğimiz hafta içinde yayınladığı 47 nolu kararında olduğu gibi.

Bu karara göre, halihazırda seçimlere katılabilecek  2’si Kürt , toplam 9 parti söz konusudur. Türkiye’de yasal olarak kurulmuş 100’e yakın siyasi parti içinde 9 partinin seçime katılabilme yeterliliğine sahip olması bir çok açıdan problemli bir siyasal hayatın varlığına işarettir.

Seçimlere katılma yeterliliği kriterleri

Yüksek Seçim Kurulu, seçim iş ve işlemlerine esas olmak üzere siyasi partilerin seçimlere katılma yeterliliklerini inceleme, saptama ve ilan etme yetkisine sahiptir. Kurul bu yetkisini kullanırken, çeşitli yasaların, partilerin seçimlere girebilme yeterliliklerini düzenleyen kurallarını gözetir. Akabinde yasaya uygun olarak, örgütlenmesini tamamlamış partileri “seçimlere katılma yeterliliğini taşıyan partiler” olarak ilan eder.

Öncelikle siyasi partilerin milletvekili genel ve ara seçimlerine ile  belediye başkanlığı ile belediye meclisi, il genel meclisi üyelikleri genel ve ara seçimlerine katılabilmeleri için illerin en az yarısında teşkilat kurmuş ve büyük kongrelerini yapmış olması gerekmektedir. Sayısal olarak bu, 41 ile tekabül etmektedir. Ancak il merkezlerinde teşkilat kurmuş olmak yetmemekte ayrıca her ilin merkez ilçe dahil en az 1/3 ilçesinde de bu faaliyetleri tamamlanmak ve kongreyi toplamış olmak şarttır. İş bununla da bitmemektedir. Tüm bu örgütlenme ve teşkilat kurma çalışmaları olası bir seçimden en az 6 ay önce bitmiş olmalıdır. Aksi durumda siyasi partinin seçime katılması söz konusu değildir. Tek ayrık durum, Meclis’te grubu bulunan partilere ilişkindir. Onlarda bu şartlar aranmamaktadır.

Yasaların öngördüğü örgütlenme yükümlülüğünün yanısıra, devletin her siyasi partiye mali destek sunmadığı, örgütlenmenin bürokratik aşamalarının sıkı şekil şartlarıyla takip edildiği de düşünüldüğünde, siyasi parti kurma hakkının ciddi kısıtlara uğramaktadır.

Kürt partilerinin yeterlilikleri:

Bu tablo içinde en kritik kategoriyi Kürt partileri oluşturmaktadır.

Hali hazırda PAK, KADEP, Hak-PAR, T-KDP, PSK, DBP, HDP, ÖSP ve Hüda-par yasal olarak kurulmuş, kulvardaki Kürt partileridir. Bunlardan sadece HDP ve Hüda-par seçime girme yeterliliğine sahiptir. Diğer partiler ise bu yeterliliğe sahip bulunmamıştır. Bir diğer ifade ile; eğer 6 ay sonra seçim olsa HDP ve Hüda-par dışındaki Kürt partileri seçime katılamayacak, seçmenler bu iki alternatif arasında tercih yapmak zorunda kalacak veya siyasal katılım haklarından feragat edeceklerdir.

Kuşkusuz bu durumun besleyicisi siyasal sistemdir. Katı şekil şartları, ağır teşkilatlanma koşulları, devletin mali desteğinden yoksunluk bu tablonun ana müsebbibidir. Siyasal katılım hakkının sisteme entegre edilmemesi, siyasetin demokrasi, eşitlik ve evrensel insan hakları çeperinden uzak kurgulanması, gerçek bir temsili demokrasinin tezahüründen ziyade “güç odaklarının” siyasi mecrayı biçimlendirmesinin amaçlanması ilk elden sıralanabilecek kısıtlardır.

Ne var ki Kürt siyasal hayatının temel aktörleri olan Kürt partilerinin de mevcut tabloda yabana atılmaması gereken etkileri var.

Bu partiler; programsal ve taleplerin inşaa edildiği söylemler düzleminde birçok ortak noktalara sahip olsa da, fiziken parçalı durumdadırlar.

Kürt ulusunun ulusal demokratik haklarının tanınmasında öngördükleri çözüm önerilerinde; düşünce, inanç ve ifade özgürlüğü sorunlarına yaklaşımlarında ince nüans farklarına rağmen örgütsel birlikler oluşturmakta yetersizlik gözlenmektedir. İnşaa edilen öznel birlik söylemlerinin kendisi bile çoğu kere ayrıştırıcı etki yaratmakta, birlik çalışmalarının kendini yakıcı olarak dayatmasına rağmen uzlaşma, minimum ortak paydada buluşma dinamik bir reflekse dönüşememekte, partisel çıkarlar önde tutulmaktadır. Bu durum ise, kaynak ve kadroların etkin ve verimli kullanımını ve temel amaçlar etrafında örülecek politikaların geniş kitlelere ulaşmasını engellemekte, istikrarlı ve sürdürülebilir örgütlenme olanağını ortadan kaldırmaktadır.

Durumun en çarpıcı yankısı ana akım Kürt siyaseti yanında Kürt kamuoyuna, seçmen kitlesine alternatif seçenekler olarak ortaya çıkamamalarıyla hissedilmektedir.

Kimi Kürt siyasi partilerinin seçimlere katılma yeterliliğini yitirmesi, kimilerinin ise kurulduğu günden bu yana bu yeterliliğe sahip olmaması, real politik düzlemde Kürt seçmenine ve Kürt kamuoyuna karşı sorumluluklarını yerine getiremedikleri anlamını da taşımaktadır.

Kürt partileri iki ihtimalle karşı karşıyadır. Ya öncelikli/sürdürülebilir politikalar üreterek Kürtlerin siyasal katılım haklarının garantisi olarak birer adres ; ya da edilgen ve sembol değer atfından ziyade bir role sahip olamayacaklardır.

14.02.2017

Bas News
 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.