Hüsamettin Turan

Hüsamettin Turan

Yazarın Tüm Yazıları >

Soçi Zirvesi ve Kürtler

A+A-

Soçi’den umduğunu bulamayan bir Erdoğan, bir Türkiye var. Erdoğan Soçi’den gelir gelmez içerdeki politikaları sertleştirdi. Geçen gün Diyarbakır da bir HDP Milletvekili resmen bilinçli olarak bir polis tarafından çelme takılarak düşürülüyor. Tabi ki kasıtlı olarak yapılıyor. Erdoğan tıpkı Can Dündar ve Selahattin Demirtaş  gibi resmen insanları hedef gösteriyor. Bu yüzden HDP Dersim Milletvekilinin, milletvekilliği düşürüldü.  Aslında Erdoğan’ın son umudu Soçi’ydi.  Zaten toplantı başlamadan önce Ruhani’nin açıklaması her şeyi alt üst etti. Toplantıda Rojava’daki  söz sahibi olan Kürtler Suriye de söz sahibi olmak zorundalar açıklamasını yaptı. Bana göre Sayın Erdoğan o toplantıya katılmasaydı daha iyi olurdu. Fakat bu sözleri bizzat Ruhani’nin ağzından duyması iyi oldu.  Toplantıda bu konudan İran ve Rusya hemfikirdiler. Aslında Soçi’de beklenenler oldu ki konuşulan konular önceden belliydi.  Hem Kremlin’in sözcüsünün açıklaması hem de Rus Dışişleri sözcüsünün açıklamaları aslında Rusya’nın ve Putin’in Suriye de nasıl bir politika ve nasıl bir yol izleyeceklerini belirtiyor.  Kesinlikle sınır ötesi operasyon meselesinde de hem İran( ki İran’da bu açıklamayı yaptı) hem de Şam yönetiminin izni olmadan ABD orayı boşaltsa bile Rojava Kürdistan’ını ve orada güvenli bölge operasyonunu veya başka bir operasyon olmayacağı kesin bir ışık olarak gösterildi. Bu ilginçtir kırmızı ışığa Ruhani ve İran da katıldı. Ruhani daha önceden de benzer açıklamalarda bulunulmuştu. Toplantı sonrasında daha net bir şekilde beyan etti.  Devlet olarak buna karşı olduklarını söyledi. Bunlar beklenen şeylerdi.  
Toplantının diğer bir sürpriz yanı İdlib de ilgi ağırlıklı olarak idlib’in durumunun konuşulması ve Ruhani’nin ilk defa Rojava Kürtleriyle ilgili ilk defa net konuşması oldu. Kürtlerin hakları verilmeli şeklinde bir açıklama yapması oldu. Kürtler masada olmalı. Kesinlikle Ruhani de aynı şekilde Adana mutabakatını, Adana antlaşmasını gösterdi. Bana kalırsa ismini vermemekle birlikte Türkiye’nin Şam yönetimiyle görüşüp, anlaşmalı demenin başka bir yoluydu. Ama asıl mesaj Türkiye’ye ve doğrudan doğruya Başkan Erdoğan’aydı.  Dikkat ederseniz Basın açıklamasında Erdoğan bunlara hiç itiraz etmedi hiçbir şey söylemedi. Tabi ki birde İdlib meselesi var. İdlib meselesinde de bir an önce Suriye’deki hem Ruhani hem de Putin biran önce Suriye’deki Terör örgütlerinin temizlenmesi gerektiğini söyledi. Tabi Türk tarafının Erdoğan’ın toplantıda YPG’nin yâda Suriye demokratik güçlerinin Terör örgütü olarak sayılması konusunda ısrarcı olduğu, olduğunu tahmin etmek zor değil. Fakat buna rağmen dikkat edilirse toplantıda, toplantıdan sonra yapılan açıklamalarda toplantıda terör örgütü olarak sadece El kaide, Daiş vs onlara bağlı yâda onlara yakın terör örgütleri sayılmış ve İdlib’in de en kısa bir zamanda bu terör örgütlerden temizlenmesi istenmiş. Ruhani de çok sert bir şekilde bunu ifade etti. İdlib’in terör örgütlerinden temizlenmesi meselesinde adım atılması gerektiğine vurguladılar. Buna karşılık olarak tabi Türkiye’nin söyleyebileceği fazla bir itirazı yok. Çünkü şimdiye kadar bu olayları geciktiren Türkiye oldu. Ama öyle görünüyor ki bu operasyon yapılacak ve bu operasyonun yapılma hazırlığı süresi boyunca da belki de Erdoğan seçim süreci geliyor diye operasyonunu destekleyecektir. Çünkü bu operasyonun olması yeni Türkiye’nin pek kaybına bir şey değil. Erdoğan yönetiminin pek hayrına olan bir şey değil. Seçime kadar bu olayı geciktirmek için her halde orda çok çeşitli manevralar çevirmiş olmalı. Fakat öyle görünüyor ki hazırlık çalışmaları yani operasyon başlayacak mı?  Başlamadan önce çok sert bir operasyon değil, kademe kademe yapılacak bir operasyon olacağı için herhalde bunu seçim sürecine kadar uzatacak gibi görünüyor.
 Bir tek o var birde ilginç bir taraf ve ilginç bir nokta daha var. Putin’in açıklamasında ortaya çıktı. Astana sürecine önümüzdeki toplantılarda bazı Arap ülkelerinin de gözlemci olarak katılması meselesi ki bunların içinde Suudi Arabistan ve Mısır devletleri de var. Buda çok ilginç bir durum gösteriyor. Yani Erdoğan’ın kanlı bıçaklı olduğu Mısır ve son dönemde iyice çelişkili olduğu ve baya arası açık olduğu Suudi Arabistan devleti var. Aslında olayın iç yüzüne bakarsak burada Türk devletinin resmen etkisizleştirme girişimi de var. Erdoğan’ın Soçi de dört tane hedefi vardı.  Birincisi güvenlik koridoru, ikincisi YPG altında Kürtlerle mücadele üçüncüsü Mınbıç ve dördüncüsü Fırat’ın doğusu. Dört konuda da tamamen zıt cevaplar aldı. Yeni güvenlik koridoru konusunda içeride ne tartışıldığını bilmiyoruz. Fakat basın toplantısında ve daha sonraki açıklamalarında belirtildiği gibi olacaksa koşulu bu ancak Birleşmiş milletler veya AB bilir. Biliyorsunuz Fransa ve İngiltere’nin  Suriye de askerleri  var.SURİYE DE BU DEVLETLERLE OLABİLİR..

Önceki ve Sonraki Yazılar