Soylu: İstifa etmeyi düşünmüyorum
.
Türkiye İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Sedat Peker'in iddialarını yansıtmak amacıyla katıldığı programda Başbakanlıktan istifaya zorlanan Ahnet Davutoğlu ile Ak Parti arasında yaşanan gerilimi anlattı. Soylu, “Yıl 2015, Ahmet Davutoğlu genel başkan. 7 Haziran seçimleri gelmeden önce bir MYK toplantısında ‘biz HDP ile bir anayasa yapabiliriz’ diye bir cümle çıktı ağzından. Hepimiz şaşırdık. Seçim geçtikten sonra AK Parti çoğunluğu elde edemedi” dedi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Habertürk TV’de gazetecilerin sorularını cevapladı.
Başbakanlıktan istifa ettikten sonra Gelecek Partisi'nin kuran Ahmet Davutoğlu'nun bir MYK toplantısında “HDP ile ortak anayasa yapalım” dediğini aktaran Süleyman Soylu, yine “Davutoğlu'nun etki alanında bulunduğunu iddia ettiği bir think-tank kuruluşunda konuşan HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar’ın da Kürt sorunu ile ilgili 3 aşamalı bir plandan bahsettiğini” dile getirdi.
“Bu iddiaların hepsi saçmalık”
Ak Parti olarak bu planın gerçekleşmesine engel olduklarını ifade eden Soylu, özetle şöyle konuştu:
“Şunu söyleyebilirim. Organize suç şüphelisinin, suçlusunun, yıllarca herkesin bildiği, tanıdığı birisinin bu iddialarının hepsi saçmalık. Bunlarla ilgili hiç muhattap değiliz. Dikkat ederseniz 1 ve 2. videoda şahsımla alakalı bir şey yok. Bir şey gördüm. Hepimiz eski Türkiye'yi biliyoruz. Bugün karşı karşıya kaldığımız süreçleri de biliyoruz. Bir siyasal kadastrasyon gördük. Bir tasarım, bir kötü plan, bir kirli plan.
Söylediklerini ipe sapa gelmez sözler olarak görmedik. Binlerce istihbarat elemanımız var. Bazen suç çetesi çökertiyoruz. Bütün devletlerin vardır. Resmi ve meşru bir şeyden bahsediyoruz. Baktık ki bir eleman bir speakerlık yapıyor. Biz sözcülük ortaya koyuyor. İddiaları tamamen boş olsa da devleti hedef alıyor. Türkiye'ye güya kendi adına bir vesayet ortaya koymaya çalışıyor.
‘Ali Babacan şunu söyledi: Hiç bu işlere bakmamalıyız’
Türkiye'nin sahayı temizlemesinden ya ürkerek ya da fırsat vermeden son kaleyi kaptırmamak için bir hamleye giriyorlar. Yıl 2015, Ahmet Davutoğlu genel başkan. 7 Haziran seçimleri gelmeden önce bir MYK toplantısında biz HDP ile bir anayasa yapabiliriz diye bir cümle çıktı ağzından. Hepimiz şaşırdık. Seçim geçtikten sonra AK Parti çoğunluğu elde edemedi. Bugünkü gibi hatırlıyorum ilk MKYK toplantısında bugün DEVA Partisinin başkanı Ali Babacan şunu söyledi: Hiç bu işlere bakmamalıyız, şu anda ekonomiyi ayakta tutmalıyız. Dedim ki ‘Bu seçim tamamlanmamıştır. Kampanyaya devam edelim.’
‘Hepinizin odalarınızda ne konuştuğunuzu biliyorum ve dinletiyorum’
Bu arada ne oldu. Sayın Davutoğlu ve ekibi CHP ile AK Parti'nin iktidarı için canhıraş bir mücadele yaptı. Bir kısım arkadaşlar bunun doğru olmayacağını, bunun Türk siyasetinin de doğasına aykırı olduğunu. Türkiye'yi başka bir tarafa getirebileceğini ortaya koyduk. Bir taraftan CHP ile iktidar kurabileceğini inanan birisi bir yandan HDP ile anayasa yapabileceğine inanan birisi. Peki dert ne? Recep Tayyip Erdoğan. Bir ara Sayın Davutoğlu tam anlamıyla dengesi kayboldu. ‘Hepinizin odalarınızda ne konuştuğunuzu biliyorum ve dinletiyorum’ dedi. ‘Hepinizin odalarında ne konuştuğunu tek tek biliyorum dedi ya... MYK üyelerine söyledi. ‘Neler söylediğinizi bilyorum’ dedi. Ve biz donduk. Arkadaşlarla birbirimize baktık. Bunun ne anlama geldiği açık ortada. Daha sonra fiziki takipler de yapıldığına yönelik şeyler de çıktı.
‘Sancar kritik dönemde bir şey söyledi’
Yine Davutoğlu'nun etkili olduğu think tank kuruluşlarının birine Mithat Sancar geldi. Sancar orada, bu kritik dönemde bir şey söyledi. Şu: 1- Apo içeriden çıkacak, 2 - Kuzey Suriye'de bir devlet kurulacak, başına geçecek. 3 -Türkiye'de özerk bir anayasa yapılacak. Yani bir anayasa ortaya konulacak. 4... (bunu aklıma gelince söyleyeceğim). Sonra hakikaten bu meselelerin hangi siyasal sonuçlar doğurduğunu da bütün Türkiye gördü. Ben teşkilat başkanıydım. O dönem Davutoğlu ile çok iyi olmadığımız süreçler yaşadık. Biz dört beş arkadaş bir araya geldik, dedik ki bu mesele tehlikeli noktaya gidiyor... Burada ortaya çıkan süreç tam anlamıyla , biz arkadaşlarımızla mücadele başlattık. Üç, dört arkadaşım (isimlerini vermeyeyim).
‘HDP, Kuzey Suriye veya Apo meselesini siyasal anlayışımızdan uzaklaştırmış olduk’
Ahmet Davutoğlu'nun parti içinde, partinin genel kodlarını, yürüyüşüne, vizyonuna uygun hareket etmediği kanaatini bir vesileyle gördük. Bir MKYK öncesi imzalar toplandı, benim de dahlim var. Arkadaşlarımızın da dahli var. Biz HDP, Kuzey Suriye veya Apo meselesini kendi siyasal anlayışımızdan uzaklaştırmış olduk...
Türkiye bir operasyona tabi tutuluyor. Türkiye'nin üzerine getirilmeye çalışılan tam da budur. Bir operasyondur. Ben olayın tamamen fotoğrafını görüp, eski Türkiye'nin son kalıntılarını süpüreceği anda birileri devreye girdiler.
‘Suriye'de bir devlet kurulmaya çalışılıyor’
Bugün Suriye'de bir devlet kurulmaya çalışılıyor. ABD'nin üstlerinin sayısı 6'dan 14'e çıktı. Türkiye'ye karşı bir ekonomik saldırı var. Türkiye'nin kendine ait bir anayasası olsun, Türkiye Suriye konumuna düşsün istediler. Burada hedef Türkiye. Çok basit bir operasyon var. Türkiye siyasal istikrarı nasıl sağlıyor? MHP ile AK Parti işbirliği ile."
‘Bilecik'te kim var? Veli Küçük var’
Süleyman Soylu, Hrant Dink cinayeti zanlılarından Erhan Tuncel ile Sedat Peker'in ilişkisi olduğunu ve Peker'in tecavüz suçlamasıyla gözaltına alındığını, dosyanın emniyette kapatıldığını da iddia etti. Peker'in adamlarının silah ruhsatlarını Bilecik'ten aldığını söylediğini anlatan Soylu, "Bilecik'te kim var? Veli Küçük var" dedi.
Bakan Soylu şöyle devam etti:
"Özel Harp Dairesi ne zaman kuruldu Türkiye'de? Parasını kim verdi? Bunu kim söyledi? Rahmetli Ecevit, böyleymiş sonra öğrendim dedi. Bugünün işi mi? Erhan Tuncel, Hrant Dink cinayetinin azmettircilerinden biri olarak görünmüyor mu? Kim Sedat Peker'e emanet eder. Bu kadar cürümün içerisinde olan bir kişi tecavüz etmiş bir kız, karakola gidip teşhis ediyor, o dosya kapanıyor. İddianın sahibi değilim, belge var. Tecavüzden dolayı karakola götürülüyor, orada her şey kapanıyor. Oradaki iki kişi, biz Bilecik'ten aldık diyor. Silah ruhsatlarını Bilecik'ten aldık diyor. Bilecik'te kim var? Veli Küçük var.
‘Türkiye'nin üzerine gelen bir operasyon olarak gördüm’
Özne seçilmemin sebebi şu: 1- Ben hükümetin bir üyesiyim. AK Parti'nin yöneticiliğini de yaptım. 3- Yalın kılıç mücadelemize devam ediyoruz, terörle mücadelemize devam ediyoruz yani. 15 Temmuz'da Türkiye'deki terörist sayısı 2800-3000 arasıydı, şu anda 260. Türkiye'de 15 Temmuz civarında 5500 kişi katılıyordu terör örgütüne, bugün itibariyle 12 kişi. Katılmıyor demektir. Türkiye'de organize suç örgütleri açısından, ben Ankara'dan geliyorum, 355 organize suç çetesini çökerttik. Eğer buna siz yalan derseniz, ben her şeyi kabul edeceğim. Okulların önünde uyuşturucu çeteleri çocuklarımıza uyuşturucu satıyorlardı. Bonzai içen çocuklar zombi gibi her tarafta duruyorlardı. Bana bunun 3 tane örneğini göstersinler. Bu başarı mı? Bana göre başarı. Bu topyekun bir başarı. Organize suç, çete, bir de terörle mücadele yapıyor muyuz? Eğer Türkiye'nin içinde istikrarsızlık sağlayamayacaklarsa, hükümetin politikaları ve İçişleri Bakanlığı'nın müktesebatı... Benim İçişleri Bakanlığı'nı teslim aldığımda 21 bin üst rütbeliden 6500-7000 arası kalmıştı. Kaymakamların 3'te 1'i gitmişti. Türkiye'de bu operasyonları yürüten, Doğu ve Güneydoğu'da insanları rahat rahat dışarı çıkaran bir anlayış olacak. Bu operasyonu Türkiye'nin üzerine gelen bir operasyon olarak gördüm.
‘Koruma istemiyorum diyor’
Sedat Peker'in? Amacı ne? Tam da sizin bahsettiğiniz, acaba AK Parti'nin lehine midir aleyhinde midir? Ben akademisyenlerim kanında banyo yapacağım. Lehine midir aleyhinde midir? Ortalama bir akıl bunun aleyhinde olduğunu bilir…
16 Ocak 2015. HDKP-C'nin Sedat Peker'e tehdit kurgusu. 26 Ocak 2015, öyle bir kurgu var ama koruma istemiyorum diyor. 30 Ocak'ta komisyon reddediyor. 6 gün sonra koruma istiyor, 2 ay sonra komisyon toplanıyor ve kendisine koruma veriyorlar. Esas iş bundan sonra. İstanbul Emniyet Müdürü sanıyorum Selami Altınok. Şimdi şu adamı, Nurettin Demir, milletimizin bunları bilmesi lazım. Biz nelerle uğraşıyoruz. Demir Kadıköy eski İlçe Emniyet Müdürü, 94-98 arası irtibatta bulunduğu en önemli adam Sedat Peker. Kardeşi Nurten Demir DHKP-C'den öldürüldü, kardeşi Nuran Demir eylemlerde. Sanal bir tehditle, kurgu bir tehditle... İstanbul'da her verilen korumanın kime verildiğini bu dönemde de bilemeyebilirim. Yakın koruma, tehditlere yönelik korumalar, il emniyet müdürlükleri belirler. Bizim yaklaşık 15 bin korumamız vardı, benim dönemimde 5 binde düştü. Bunun yüzde 40'ı da hakimler ve savcılardır. Nurettin Demir 93-99 DHKP-C. 2015'te Kadıköy İlçe Emniyet Müdürlüğü Nurettin Demir kardeşinden kalan mirasla bir kurgu üretir. Derler ki, şu şu sebeplerden dolayı DHKP-C'nin tehdidi var. Sonra bu kişi ne olmuş? FETÖ'den ceza yemiş. DHKP-C, mafya, Kadıköy'de herkes bilir ki bir kişi aleyhinde bir şey söylesin, Sedat Peker'in cipini kullanır. Ben Kadıköy İlçe Emniyet Müdürü'nü görevden aldım, bir sonrakini, sorumluluk bana mı ait onun.
‘Kaftancıoğlu'nun korumalarını aldık’
27 yıldır aynı telefon numarasını kullanıyorum. Bataklık operasyonunun ilk ihbarı şahsıma geldi. İstihbarat, terör, bütün arkadaşlar bilirler ki benim ihbar ağım geniştir. Kadıköy Emniyet Müdürü masaj salonları gibi yerlere gittiği geldi, Sultanbeyli Emniyet Müdürü'nün para taşıma işi bana geldi. CHP İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'nun korumalarını aldık, tehdit yoktu. Tehdit olmayan birisine, bu konuda herhangi bir rapor yok, korumanız olması gerekir mi? Dedim, kaldırın kardeşim. Burada bunu takip eden, bu konuda hedef gösterildiği zaman konuya müdahale eden devletin kurumları var. Korumasını aldım, 15 gün sonra DHKP-C tehdit etti Kaftancıoğlu'nu.
‘HDP'nin Eş Başkanı Pervin Buldan'a korumayı ben verdim’
Niye tehdit etsin? Bir sektör oluşmuş diyorum. Bu sektör Sedat Peker'de de istenildiği yerde olan bir şey. 2017'de Özgür Taşdemir, bütün sistematiği, iki yerde kumarhanesi var, bunlara DHKP-C baskını sebebiyle bu tehdidi yenilediler. Netice itibariyle bu tehditle beraber bunu sağlayabilecek imkanı oluşturdular. Ben bunu 2018'in ortalarından sonra öğrendim. Sedat Peker'in bir polis koruması olduğunu. Mesela HDP'nin Eş Başkanı Pervin Buldan'a korumayı ben verdim. Bir provokasyonla karşı karşıya kalmamak için. Sezai Temelli'ye de korumayı ben verdim. Öğrendiğimde ne oldu? Başından ben bu korumayı verir miydim? Vermem. İstihbarat başkanı dedi ki, bir operasyondayız, biraz sabredin ne olursunuz. Yurt dışına çıktığında koruması yanında değildi. Kimin burada bir istismarı varsa, bir imtiyazı, bir kurgusu, bunun hesabı da sorulacak.
'Bedelini ödemek zorunda'
Korkut Eken olayı, ben bu tiplerden hoşlanmıyorum. Arif Çetin jandarma tarihinde önemli işler yapıyor, bu raconu keserim mi demesi lazım? Devlet bize şeref veriyor. (Peker'in kardeşi) İhbarla, ruhsatsız silah nedeniyle alındı. Tam da Kutlu Adalı cinayeti nedeniyle alınmak zorunda. Bugün, alınması için emniyete yazı yazdırdım. Bedelini ödemek zorunda. Ben niye iddiaları ciddiye almayayım? Benim görevim önleyiciliktir. Meseleyi gördüğüm an meseleye müdahale etmektir görevim. En ufak bir şey varsa, eğer açık duruyorsa bu bizim namus meselemizdir. Kıbrıs içinde kim yaptıysa bedelini ödemekle mükelleftir. Bizim dönemimizde bir Hablemitoğlu, onun dışında bir tane faili meçhul cinayet var mı? Biz terörle mücadele ediyoruz değil mi? 4,5 yıldır bakanlık yapıyorum ben, iç güvenlikle ilgili terörle mücadele meselesi kime ait? Ne olursunuz söyleyin, eğer böyle bir şey varsa, bakın ben boş kağıda imza atmaya hazırım, terörle mücadelede bu başarının altında gayri hukuki, beyaz Toros, faili meçhul cinayetler varsa, getirin boş kağıtlar getirin istifa edeyim."
'Mehmet Ağar'a karşı pozisyon aldık’
Sayın Ağar meselesine gelirsek, 1995'te DYP'den ilçe başkanıyım. Sayın Çiller'in desteklediği adaya karşı kazandım. O zaman Sayın Ağar milletvekiliydi. Biz Mehmet Ağar'a karşı o dönem karşı hareket ettik. 1999 geçti 2002'de Çiller'le genel başkan kim olabilir diye konuşuldu. 32 yaşındayım o zaman. Sayın Çiller beni severdi. Ufuk Söylemez olur dedi olmaz dedim. Kemal Çelik olur dedi, olmaz dedim. Böyle bir sürü isim konuşuldu. En sonunda kendimi istiyorum sandı. Sen olursun dedi, sayın başbakanım ben çocuğum dedim. İlhan Kesici olabilir dedim. Biz İlhan Kesici'yle birlikte Mehmet Ağar'a karşı pozisyon aldık.
2002'den 2007'ye kadar Mehmet Ağar'a karşı muhalefet ettim DYP'de. Ben bir devlet bürokratının sivil siyasette yer almasına karşı oldum. Ahmet Davutoğlu'nun bir bürokratı istifa ettirip milletvekili yapmasına da karşı çıktım. Korkut Eken gibi, Cevat Öneş gibi tiplerin devlet kurumları adına konuşmasına karşı gelenlerden biriyim.
'Ben olsam 48 saat içerisinde o görevden ayrılırım’
Peki Sayın Ağar'ın bir marinada (Yalıkavak Marina) görev alması doğru mu. Zinhar doğru değil. Ben olsam 48 saat içerisinde o görevden ayrılırım. Bu tip adamlar bu gibi yerlerde bulunsa bunu bir yerlere yormak kolaydır. Biz bu insanlara alan açarsak Allah muhafaza Türkiye'yi başka yerden toplarız. MİT Müsteşar Yardımcılığı yapan insanların konuşmalarının devlet adabına aykırı olduğunu söylüyorum. Devlette bir dönem hizmet eden insanların organize suç örgütlerinde iş takibi yapmalarının yanlış olduğunu söylüyorum, ben de müsaade etmiyorum zaten, bu kadar basit. Hukuk bana ne diyorsa hukukun gereğini yerine getirmekle mükellefim.
‘Hadi Özışık'a telefon açtım’
Şunu buradan söyleyeceğim. Hadi Özışık'a telefon açtım, 'memleketi de sattın bizi de sattın' dedim. Mübariz Mansimov'la ilgili haber yapmış, aradım telefonla, 'yanlış işler yapıyorsun, yanlış adımlar atıyorsun, hükümeti suçluyorsun, bunlar sana yakışmaz.' Ben böyle söyleyince bana attığı mesaj şu, "Seni Sedat Peker'e sattım öyle mi?" Ben dostlarımı satmam. 'Seninle ilgili bin tane iftira atan adamın benimle ilgili bölümüne inandın ve beni sattın' dedim. Ben bu adamla ilgili seninle hiç konuşmadığım halde seni satmış oldum öyle mi? Bir genç kıza tecavüz eden adamın önünü nasıl açabilirim ya?
’ByLock konuşmalarında nelerin geçtiğini, biliyoruz’
Bir taraftan Fethullah Gülen'e methiyeler dizeceksin... Bu yakayı kurtaramayacak. ByLock konuşmalarında nelerin geçtiğini, onun için nelerin ifade edildiğini tek tek biliyoruz. Bir yalan makinesiyle karşı karşıyayız. Ben 24 FG 0202'yi kiraladım diyor. Bu araba kiralık değil, yalan söylüyor. Eşi Özge Peker'in üzerine. Özge Peker bütün mali suç hareketlerini gerçekleştiren unsur. Herkese bir çağrım var, bu suç örgütüyle ilişkide bulunan herkes bunun bedelini ödeyecektir. Kimse bunun aykırısında bir şey düşünmesin. Hukuk mu, demokrasi mi üstün, yoksa yıllardan beri Türkiye'yi derin bir yapıya teslim etmeyi odaklamış dış güçler, yani Amerika dahil olmak üzere, onlar mı üstün bunu göreceğiz.”
Bakan Soylu, "10 bin dolar alan siyasetçi" iddiasındaki ismin kim olduğunu sorması üzerine "10 bin dolar alan siyasetçiyi savcıya söyleyeceğim" dedi. Soylu, "Parlamenter mi, değil mi?” sorusu üzerine de “Siyasetçi” dedi.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.