Suriyeli siyasetçi: Esad Türkiye ile anlaşırsa DSG'yi hedef alır
.
Brüksel merkezli Suriye Demokratik Kongresi Dış İlişkiler Komitesi Sorumlusu Ahmed el-Cuburi, Rojava Özerk Yönetimi’nin kararlarının “dışarıdan verildiğini” savundu.
Rûdaw TV’de Dilbixwin Dara’nın sunduğu Rojava Bültenine konuk olan Ahmed el-Cuburi, ABD’nin bölgedeki varlığı ve Rojava Özerk Yönetimi ile ilişkileri hakkında değerlendirmelerde bulundu.
ABD’nin Afganistan gibi Suriye’yi de terk etmesi ihtimalini değerlendiren el-Cuburi, “ABD hiç bir ülkede sonuna kadar kalıcı olmamıştır. Tecrübelerimiz var, tarihi okuyoruz. Bugün ABD bölgemiz Cezire’de bulunuyorsa bu bizim için ayağımızı sağlam bir şekilde yere basmak için önemli bir fırsattır” dedi.
“Kürtlerin tek başına bölgede bir geleceği yok”
“Ama bunun için de çok iyi çalışmamız gerekiyor” diyen el-Cuburi, şöyle devam etti:
“Cezire bölgesinde (Fırat ve Habur nehirleri arasındaki bölge) sadece Araplar yaşamıyor. Biz Kürtler, Asuriler, Süryaniler, Türkmenler, Müslümanlar, Ezidiler yaşıyor. Burada yaşayan topluluklar olarak bizlerin 12 yıllık tecrübenin ardından el ele vermeli ve çıkarlarımızın nerede olduğuna birlikte karar vermeliyiz. Hepimiz biliyoruz ki Şam rejimi ve bölgedeki kimi devletin çıkarı Kürtlere karşıtlıktan geçiyor. Yani Şam ile etraftaki devletlerin çıkarı bu konuda örtüşüyor. Bu şu anlama geliyor; Kürtlerin tek başına bölgede bir geleceği yok. Dolayısıyla hem Suriye’de ve hem de Irak’ta Kürtler kendilerini ortakları ile güçlendirmeli. Bölgedeki Araplar, biz komşuyuz, ortağız, akrabayız. Kanımız birbirine karışmış ve ayrıştıramayız. Bugün önümüze çıkan fırsatı değerlendirmeli ve birlik olmalıyız. Biz bu anlamda Suriye’deki Kürtlere elimizi uzatıyoruz, Suriye dışındakilere değil.”
“PYD’nin kararlarını Kandil’de eğitim alan kadrolar veriyor”
Cuburi, “Neden Suriye dışındaki Kürtlere elinizi uzatmıyorsunuz?” sorusuna, “Suriye’de, Fırat’ın doğusunda üç vilayet olan Haseke, Rakka ve Deyrezzor’daki nüfusa baktığımızda Arapların oranı yüzde 90’ı bulur. Ama bugün bu bölgede kimin kararları uygulanıyor? Kürtlerin değil, bunu böyle bilmek lazım. Kürtlerin hepsi PYD veya PKK değil. Ama maalesef bugün ülkemizde verilen kararlar Suriye Kürtlerine ait değil. Keşke PYD’nin kararları olsaydı. Biz onlarla vatandaş ve ortağız, onlarla hiç bir problemimiz yok. PYD’nin verdiği kararlar dışarıdan ülkemizle alakası olmayan ideolojik bir parti tarafından, yıllarca Kandil’de eğittiği kadroları tarafından veriliyor. Bu kadrolar ülkemizde ekonomik, askeri hatta eğitim sistemi üzerinde kararlar veriyorlar. Kültürel olarak okullarımız bugün okul değiller. Öğretim kalmamış durumda” yanıtını verdi.
“ABD PYD için Türkiye’yi bir tarafa itmez”
Bugün ABD ve Şam yönetimi dahil diğer ülkelerin Özerk Yönetimi muhatap aldığının hatırlatılması üzerine el-Cuburi, “Evet bu doğru ama bu bir emri vaki. Yarın ABD’liler buradan giderse durumlar değişecek. Tam 12 yıldır Esad rejimi ile DSG ilişki içerisinde ama bugün Esad ile Türkiye anlaşırsa ilk olarak DSG’yi hedef alacaklar. ABD de buna yol verecektir. ABD’nin Türkiye ile olan çıkarları DSG ile olandan daha çoktur. Bugün NATO üyesi olan, Putin ile ilişkilerini sürdüren tek devlet Türkiye ve Recep Tayyip Erdoğan’dır. ABD bu kartı bir tarafa itemez ve NATO’daki müttefikini PYD için gözardı edemez. Hele son olarak Litvanya’da düzenlenen NATO zirvesinde ismi ‘terör örgütü’ diye anılan bir örgütle ilişkileri olan bir parti yüzünden” yorumunu yaptı.
Suriyeli siyasetçi, PYD Eş Başkanı Salih Müslim’in “Ne NATO’ya ne de ABD’ye belbağlamıyoruz, gücümüzü halkımızın desteğinden alıyoruz” şeklindeki sözlerine ilişkin, “Halkları dedikleri biz Araplarız. 12 yıldır Avrupa’da Araplar adına ben onlarla görüşüyorum. Ama bugüne kadar onlarla hiç bir sonuca varamadık. Son olarak 2020’de Hollanda’da görüştük, onlara şartlarımızı içeren 13 maddelik resmi bir anlaşma belgesi sunduk. Bunu Demokratik Suriye Meclisi’nde görüşüp bize döneceklerini söylediler ama bugüne kadar bir yanıt vermediler. Her zaman yaptıklarını yaptılar. Yani o bölgedeki Araplarla bir anlaşmaya varmadılar” ifadelerini kullandı.
“Kürtler daha fazla ülkeyi terk ediyor”
Arapların Özerk Yönetim’e bağlı tüm kurumlarında ve Demokratik Suriye Güçleri içerisinde yer aldığını inkar etmediklerini belirten el-Cuburi, “Ama varlıkları sadece şekli değil, aynı zamanda onlara bir gerekçedir. Devrim 12’inci yılına girmiş ama Kürt insanlarımızın çoğu hala yurt dışında yaşıyor. Neden geri dönmüyorlar, çünkü hizmet yok, elektrik yok, iş yok, para yok. Araplar daha az göç ediyor, bu yüzden kazanacakları 100 dolar için gidip DSG’ye askerlik yapıyorlar. PKK veya PYD’nin ideolojisine inandıkları veya Marksist oldukları için değil. Onlar Marks’ın, Lenin’in hatta Öcalan’ın kim olduğunu bile bilmiyor. Sadece bunun bir geçim kaynağı olduğunu biliyor” ifadelerini kullandı.
Hollanda’da 2019 yılında bir çok çevrenin katıldığı bir toplantı esnasında Suriye Demokratik Meclisi (MSD) Eş Başkanı Riyad Dirar ile görüştüğünü anlatan el-Cuburi, Cezire bölgesinde ortak bir çalışmayı umduklarını ve bu teklifi ilettiklerini fakat yine bir sonuç alamadıklarını söyledi.
“İran’a ve Suriye rejimine karşı kararları onaylamıyorlar”
Ahmed el-Cuburi, “Biraz da onları öveyim. Çok iyi birer dinleyicidirler, sizi çok iyi dinlerler. Çok iyi de konuşurlar ama iş karar vermeye geldiğinde maalesef kendi başlarına karar veremezler. Çünkü karar kendi ellerinde değil. Kararı Suriyeliler vermiyor, onların üstündeki merciler veriyor. Bakın nasıl bir karar olursa olsun, İran’a karşıysa kabul etmiyorlar, Suriye rejimine karşıysa onaylamıyorlar” diye konuştu.
Avrupa, ABD, Türkiye ve Irak’ta faaliyetleri olduğunu belirten el-Cuburi, “Suriye’nin adaletli, gelişmiş, insana değer veren bir devlet olmasını istiyoruz. İnsan onurunu korumalı ve insanımıza hizmet etmelidir. Tüm insanların hizmet ettiği bir rejim değil, bu nedenle rejimin değişmesini istiyoruz” dedi.
Suriyeli siyasetçi, “Kürtlerle eşit vatandaşlarız. Kendimiz için ne istiyorsak onlar için de aynısını istiyoruz. Biz Suriyeliyiz, bayrağımız bir olmalı ama herkes kendi kimliği ve hakları ile temsil edilmeli. Arap Cumhuriyeti olan Suriye’nin isminin değiştirilmesine karşı değiliz” ifadelerini kullandı.
Annesi Arap, babası Kürt olan el-Cuburi, “kendinizi hangi millete daha yakın görüyorsunuz?” sorusuna da “Kendimi yarı Kürt, yarı Arap görüyorum ama insan olmayı önemsiyorum” yanıtını verdi.
Rudaw
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.