Tanrı Hanesine Düşen Ah: Balişna Kırmanciyê
Kitabın hemen her paragrafı ya sarsıcı bir dram, ya insanın insan olma serüvenindeki derinliklerden bir kesit içeriyor.
DemokratHaber/Hıdır Işık
Yeryüzünün göz kamaştırıcı zenginliğini ve insanoğlunun kültür, dil, inanç gibi kendine has bileşkelerini özgün biçimde taşıyan dünya üzerindeki önemli coğrafyalardan biri de hiç kuşkusuz ki Dersim’dir. Fakat yeryüzünün kendine özgün bu diyarı, gördüğü kıyım katliamlardan dolayı Tanrı hanesine düşen bir ah’tır aynı zamanda da.
Tanrının hanesinde yankılanan bu dinmez ah’ın ve Dersim’in kapanmayan yaralarının tanıklarıyla yaptığı sözlü aktarımları, Balişna Kırmanciyê kitabı ile tarihin hafızasına iliştiren Hüseyin Ayrılmaz’ın zahiri yırtan anlatısına açılalım. Ayrılmaz, hiçbir kaygı gütmeden sarih bir anlatı dilinin zemininden uzatıyor Dersim deryasının trajik sarsıcı gerçekliğini. Bu trajedi, insanoğlunu kendinden utandıran öyle bir acının anatomisi ki aslında hiçbir sözcük karşılamıyor bu yaranın derinliğini. Ama tam da bu hassasiyet çizgisinin ayrımında bir araştırmacının tarihe, hakikate ve insanlığa karşı duyduğu sorumluluk bilincinin vurgusu ışık tutuyor resmi tarihin karanlık sayfalarına.
Balişna Kırmanciyê (Dersim Yazıları), Temmuz 2019’da DAM yayınları tarafından yayınlanmış. Kitabın daha ilk sayfalarından itibaren Ayrılmaz’ın Dersim’e dair derinliğinin, tüm hücrelerine hatta ruhuna yayılmış uçsuz bir aşkın sedası olduğunu ve bu etkileyici ruh bütünleşmesinin, anlatıcıların aktarımlarına beylik laflar ya da süslü cümleler eklemlemeden hikâyesel bir dil yakalayabilmesinde etken olduğu dikkat çekmektedir. Ayrılmaz, insanın aklını ve vicdanını yerle bir eden Dersim katliamını ve zamanın ötesine geçen bu vahşetin yüzleşmesini, Dersim’in bir köyünde küçük bir çocukken devletle ilk tanışması ile başlatmak gibi çarpıcı bir yöntem kullanarak gerçekleştirmesi de kitabın karakteristik yapısını özel kılan güçlü yönlerden bir başkası.
İnsanlık tarihinin kara sayfalarından biri olan bu katliamın, tanıkların aktarımlarının yanı sıra, uzun yıllar öncesine dayanan arka planı olduğunu, sonraki süreçleri ve halen devam etmekte olan süreci çok yönlü olarak belgelere dayandırılarak irdelemesi de kitabın dikkat çeken bir başka yönü. Özellikle Kalan Müzik arşivden temin edilerek kamuoyu ile ilk defa paylaşılan, “1938 Yılı Ovacık Ahvali Umumiye Raporu” ise adeta Dersim Katliamının itiraf belgelerinden biri niteliğindedir. Ayrıca Genel Kurmay Arşivlerinden, katliamın aktörlerinden bazılarının anılarını yazdıkları kitaplardan, katliam vahşetinin nasıl sinsice organize edildiğini ve resmi tarihin, insana yaşanılanların gerçekliğinden uzak ve yalan bir algı dayattığını da apaçık görebiliyorsunuz Balişna Kırmanciyê’de.
Kitabın hemen her paragrafı ya sarsıcı bir dram, ya insanın insan olma serüvenindeki derinliklerden bir kesit içeriyor. Sözgelimi, Dersim'in bilge ve öncü şahsiyetlerine, Aleviliğin yol erkânıyla tümleşmiş olan Ra Haq inancının ritüellerine bir derviş edasıyla dokunan sözler, unutulmayacak bir katliamın travmasına dair okuma yapmanın üzüncü içinde bir nebze de olsa insanı soluklandırıyor. Kitabın metinleri arasında, Tanrı’nın bile yüzünü döktüğü insanın bitmek bilmez pespayeliğinin yorduğu dünyanın, yüzünü güneşe çeviren insanların varlığı, mücadelesi ve ürettikleriyle nefeslenmeye çalıştığı inkâr edilemez bir gerçeklik olduğunun vurgusu da önemli ayrıntılardan biri olduğunu belirtmek gerekir.
Toplumlar, dili, ezgileri, ağıtları, masalları ile sözlü hafıza aktarımı, yazınsal ve görsel belgeleriyle de arşivsel hafıza aktarımıyla kültürel kodlarını yeni nesillere uzatır. Resmî ideolojinin baskı, zulüm ve katliam gibi dönüştürme operasyonlarıyla kültürel erozyona uğrayan halklardan biri olan Kırmançlar’ın yani Kızılbaş Kürtler’in kendi kadim renklerinin hafızasını hatırlatmak gerekliliğinin nüktelerini taşıyan Balişna Kırmanciyê, dünyanın kalbine inen bir derinliğin, Çiğdemler Yurdu’nun bir panoraması olduğunu hissettiriyor okuyucusuna.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.