Türkleşen Doğu Azerbayjan Kürd Aşiretleri , Şaki Aşireti ile Azerilerin Türk Olmayan Köklerine Dair Kısa Notlar
.
A+A-
Abdülkadir Kocadağ
Rusya'nın teşviki ve sağladığı yardımlarla , bölgede Persçe ile Kürdçenin muhtelif lehçelerini konuşan ve ana unsurları başta Moğol ve Kürd ile Taliş+Tat-Alan+Dağıstani yanında isimleri belirlenmeye muhtaç diğer İrani toplulukların karışımı bir halk, kendilerine Maveraünnehir/Transoxiana Türki/ Türkçesi ( Çağatay) tanıtılıp, Türk oldukları telkin edilerek Türkleştirildiler.
Moğollarla birlikte, Çinli, Tungus, Tibet ve Mançurya/Çorç halkları mensuplarının da Helagü ordusunda mevcudiyetleri biliniyor. Elbette aralarında isimlerini bilmediğimiz muhtelif Sibirya halkları da olmalı. Bunun için Juwayni ve Qazvini ile son yüz yıl yazarlarından Strange'e bakılması iyi bir başlangıç olur.
Türkleştirilen halkın elementleri arasında Türkleri sayamadım. Zira ilgili akademisyen-tarihçilerin Anadoludakine benzer biçimde Azerbayjan'ın da iliklerine kadar Türk kökenli oldukları tezi belge yoksunluğundan ötürü bir anlam taşımıyor. Yukarıda verilen kaynaklardan biliyoruz ki , yüzlerce Kürd köyü boşaltılmış ve yerine Moğollar yerleştirilmişti İlkhan Ghazan ve sonrasında.
Hatta Mustawfi 1340-50 arasında aşağıda nüfusu da verilecek zamanın Kürd şehri Khoy'da Çinlilerin ikamet ettiğini yazacaktı. Zaten Juwayni'de Helagü'nün ordusunda bin aile Çinli bulunduğunu kaydetmiş. Bunlar mühendisler.
Daha da önemlisi , Moğollar öncesi Selçuklular zamanı bölgeye Türk-Türkmen ya da meşhur Oğuz yerleştirildiğine dair belge ve belirti yok.
Tam tersine, şahsına yakıştırılan ve ismini kendisinin bile duyduğu şüpheli olan ''Oğuz Türkmen'' ibaresi esas alınarak Türklerin atası ilan edilen Alp Arslan ya da Alparsalan 1064 de Kars yakınlarındaki Ermeni şehri Ani'yi fethettiğinde, durmadan yanlış yazan bu tarihçilerin iddia ettiklerine uygun, Anadolunun kapılarını Türkmenlere açmak için orayı Türk yurdu haline getireceğine, şehri vassalı Kürd Şaddadi devletinin emiri Fadlun'a vermişti.
Şimdi bu durumda Alp Arslan'ın Anadolunun kapılarını Türkmenler'e açmadığı anlaşılıyor, ama yerine Kürdlere mi açmış oluyor ?
Ayrıca Alp Arslan zamanı bölgede Türkçe toponomi bulunduğuna dair de belgeli bir çalışma var mı, bilemiyoruz.
Yok gibi.
Ama elbette fazla değil, eğer üç isim dahi olsa, ilgili akademisyen / tarihçiler kaleme alırlardı.
Yok gibi.
Ama elbette fazla değil, eğer üç isim dahi olsa, ilgili akademisyen / tarihçiler kaleme alırlardı.
Ayrıca 1071 Malazgirt sonrası oluk oluk aktıkları ve Anadolu'da kollarıyla mevcudiyetleri bulunduğu iddia edilen Türkmen-Oğuz aşiret isimlerine zamanın ve hemen sonrasının tarihini kaydeden müelliflerin eserlerinde de rastlanmıyor.
Mesela dönem için en kapsamlı çalışmayı orjinal metinlerden derleyerek yapmış olan ve 1991 de kaybettiğimiz meşhur tarihçi / İslamolog Calude Cahen'in, İngilizce'ye 'Pre-Ottoman Turkey' , Türkçeye de 'Osmanlılardan Önce Anadolu' isimleriyle çevrilen ve her iki yayınını da okuduğum eserinde, Anadolu'da bir adet Türkmen aşiret ismi verebilme uğruna nasıl bocaladığını anlamak için, akademisyen olmaya da gerek yok.
Başka makalede işleyeceğim ama şunu söyleyebilirim, Claude Cahen'in verdiği aşiret ismi (leri) de Türkçe'ye benzemiyor !
Ama Moğol istilasını müteakiben Anadolu ve İran'a yerleşen düzineyle Moğol aşiret ismi kaydedilmiş mevcut kaynaklarda.
Bunlar da artık Türk sayıldıklarından olsa gerek, Türk ve de konuyla ilgili Batılı akademisyenler de sıra Anadolu, İran ve Irak'a yerleşen Moğollara ne olduğuna dair sorular ve çalışmalara geldiğinde bir sessizliğin hakim olduğu söylenebilir
O hususu da yazacağım.
Azerbayjan'da zamanımızda görülen Türkçe toponominin, genel olarak İlkhan devletinin dağılmasından çok sonraları ağır ağır yerleşmeye başladığını söylemek mümkün.
Şimdilik bu konuyu da geçiyoruz.
Bu arada yukarıda ismi geçen Şaddadi ile onunla çağdaş olan Rawadi ve Salahaddin kimdir, nedir için ilk başta nette mevcut olan Minorsky'nin 'Studies in Caucasian History' eserine bakılabilir.
Makalemiz iki bölümden oluşuyor ve uzun değil. İlkinde 'Doğu Azerbayjan'da Kürd Aşiretleri' yazısından tercüme kısım mevcut. İngilizce orjinali ile İranica linki makalenin sonunda veriliyor.
İkincisi ise Vladimir Minorsky'nin Eİ de kaleme aldığı Kürd 'Shakaki' aşireti maddesi. Onunda ilgili tercümesi var ve orjinal İngilizce makale de sonda mevcut.
Diğer kaynakları makalenin kısa olması hasebiyle, daha anlaşılır kılmak maksadıyla satır aralarına yukarıda olduğu gibi, serpiştirdim.
İngilizce bilen okuyucuları, İngilizce orjinallerine göz atmalarını canı gönülden tavsiye ediyorum. Bilmeyenleri de çat-pat ta olsa İngilizce öğrenmeye çağırıyorum.
Kendi İngilizcem çok iyi değil, yine de öğrenmek zorunda olduklarımı sözlükler yardımıyla anlamaya çalışıyorum. Bu tür bir lisan desteği özellikle de Kürd tarihiyle ilgilenenleri kulaktan dolma söylentiler ile nasyonalist Türk tarihçilerin dezinformasyon ve manipülasyonlarından koruyacak bilgi ihtiva eden kaynaklara ulaşmalarını sağlayabilir.
İlk bölümde Doğu Azerbayjan Kürd aşiretlerinden tesbit edilebilenler : ''Qarajadağ da( yazara göre o zaman Arasbaran) , Aras nehri ile Sabalan dağ silsilesi arasında ki bölgede altı Türkçe konuşan Şii Kürd aşireti yaşar.
İsimleri : Çalabianlu, Mohammad Kanlu, Hosyanaklu, Haji Alilu , Hasan Beglu, Qaraçorlu...''
Burada hemen bir araya gireyim; dikkat edilirse her aşiret isminin sonunda bir Türkçe +lu soneki var. Bu bir Türk klasiğinin, sanırım Azeri versiyonu olsa gerek.
Yani Kürd aşiretlerini Türkçe +lu sonekiyle Türk göstermek.
Okurken bu +lu soneklerinin atılmasında fayda var, o zaman daha ilgi çekici olabilir anlam tesbiti ve kıyaslama açısından.
Anadoluda'da, resmi Türk tarihçileri ile bunların her icadını sorgusuz kabullenen Batılı akademisyenler, Kürd beylik ve aşiretlerine Azerilerden farklı olarak sadece +lu değil, bir de durum ve ahvala göre +oğul kelimesini sonek olarak yapıştırırlar.
Yegane amaç, Kürd olanı Türk ilan etme çabasıdır, hepsi bu.
Yegane amaç, Kürd olanı Türk ilan etme çabasıdır, hepsi bu.
Çok önemi medieval kaynak İbn Battuta ''İbn Germiyan (İbn Jarmian)'' yazar , bunu Arapça'dan İngilizceye çevirenler ile yorumlayanları da dahil olmak üzere Batılı akademisyenler ise ''Son of Germiyan'' yerine Türk meslekdaşlarının taleplerine uygun , hem Kürdler hem de kendilerine büyük bir haksızlıkla çalışmalarına leke düşürerek özensiz biçimde sanki metni İngilizce değil de Türkçe'ye çeviriyormuş gibi ''Germiyanoğlu'' olarak yazarlar...
Eğer çeviri bire bir ''Germiyan oğlu '' değilse, en azından düştükleri dip not ta böyle yazarak okur ve öğrenciyi, Germiyanın ( bu defa -oğlu ibaresini ilaveyle) ''Türkmen Beyliği'' olduğunu bizzat yazarak , yanlışa sevkederler.
Daha beteri ise, ana dilleri gibi Persçe bilen ve İran Selçuklu, Anadolu beylikleri ile İlkhan tarihini de inceleyen akademisyenlerin durumu. Germiyan kelimesinin Kürdçe olduğu meydandayken, vazgeçtik Kürdçeden, bakıldığında gayet rahat (''Germ'' sıcak anlamına geliyor hem Kürdçe hem Persçe'de, ''+ian'' ise Kürdi bir sonek) , Persçe tanımlanabilecek bir ismi, yine aynen Arapça çeviri yapanlar gibi Germiyan oğlu diye tercüme edip yayınlamaları, Kürdlerin tarihinin ısrarlı biçimde karartılması üzerine Türkiye Cumhuriyeti ve ilgili Batılı akademisyenler arasında ismi konmamış bir konsensus bulunduğuna işaret ediyor kanaatimce.
Devam ediyoruz : ''Kalkal'da ise Qezel Üzen ( Kızıl Üzen- Owzan) arasındaki bölgede yedi Türkçe konuşan Şii Kürd aşireti mevcut. isimleri de Delikanlu, Kolukjanlu ( meşhur Şekkak aşiretinin bir kolu), Ahmadlu, Şatranlu ( Şekkak aşiretinin bir kolu) , Şadlu, Rasvand ve Mamanlu.
Ve Miyana'nın kuzey-doğu ile kuzey-batısında ki geniş alanlarda yaşayan Şekkak ( Shakak) aşireti.''
Bu son paragrafı incelememiz gerekiyor.Her zaman olduğu gibi, isimler +lu sonekiyle bitiyor. Maksat Kürdler her şeyleriyle Türk ilan edilsinler ki, zaten başarılmış ta. Bundan başka, şimdi anlaşılıyorki Türkçe'de kullanılan ''delikanlı'' kelimesi Kürdçe olabilir, üzerine çalışmak gerekiyor.
Şadlu ise bildiğimiz meşhur Kürd ,Şadi/ Şadiyan. Bu aşiretin Canbeglerle aynı kökten geldiğine dair belirtiler mevcut. Bölgede Alevilikten Şiiliğe döndükleri de anlaşılıyor.
Şadlu ise bildiğimiz meşhur Kürd ,Şadi/ Şadiyan. Bu aşiretin Canbeglerle aynı kökten geldiğine dair belirtiler mevcut. Bölgede Alevilikten Şiiliğe döndükleri de anlaşılıyor.
Rasvand ismi dikkat çekici. Nedense bu isme +lu soneki verilmesi ihmal edilmiş. Yazar Pierre Oberling , bu aşiretin Süleymaniye tarafında da kolu olduğunu belirtiyor. Mamafih farklı da olabilir belki. Her şeyden evvel bölgede Rasvan /Rışvan, kısaltılmış deyimiyle Reşiler zaten mevcutlardı. Mesela E.B. Soane'nin , 1914 te yayınladığı 'Grammar of the Kurmanji Language'' kitabında yer alan bazı tekstlerde Reşi Kürdler ile bunların Tebriz mal pazarına sürü götürmelerinden bahsediliyor.
Bu zamanla kurulan kendilerine düşman devletlerin Kürdlerin kendi topraklarında doğal ve hakları olan gezme, yerleşme özgürlüklerini nasıl sona erdirdiğini de, hep bu devletlerin kurallarıyla yaşayanlar bu tekstleri okuyarak şimdi daha iyi farkedebilirler.
Velhasılı daha bir asır evvel Van daki Kürd, malını Tebrize götürebiliyor, Tebriz deki, Diyarbakıra getirebiliyordu.
Buradaki Rasvand bir transkripsiyon hatası da olabilir mi ? Mesela kelimenin sonundaki +d konsonantı, esasen +id soneki olabilir. Malüm , Arapça ve Persçe metinlerde herekelerin müelliflerce kullanılmaması, kelimeler'de mevcut bazı seslilerin de transkripsiyonlarda yer almasını engelliyor.
Bu defa da anlamı bulmak için tekstin kontekstini kavramak önem kazanıyor. Fakat bu pratik, özel isimlerde tam sökmeyebiliyor. Zira emin olabiliriz ki Kürdçe kelimeler tarihi tekstlerde genel olarak Arabça ve Persçe lisanlarını kullananlarca kaydedilmiş ve genelde de yazanlar için yabancı bulunan kelimeler. Dolayısıyla , eğer Rasvand gerçekten de +d konsonantını bulunduran bir isimse, Kürdçeye yabancı yazman +id sonekinden haberdar olmayabilecek ve dahası bir de Raşvan isimli Kürd aşiretini bilmiyorsa, zaten kelimenin transkripsiyonuna dair kafasında bir soru işareti belirmeyecektir.
Bu durumda eğer isim iddia ettiğim gibi Rasvanid ise, o zaman bu Raşvanlar anlamına geliyordur.
Mamafih yine de orjinal MS'i görmek gerekiyor, bu durumda yazarın ismi doğru naklettiğini kabul edeceğiz. Ayrıca bu tür bir kelime Sorani Kürdçesinde mevcut olabilir.
Bu arada Kurmanci +id çoğul ekine dair E.B.Soane'nin ' Grammar of Kurmanji Language' kitabına bakılabilir. Nette mevcut.
İncelediğimiz paragrafın sona kalan ismi Şekkak ( Shakak) idi. Yazarımız bu dev aşiretin de Kürd olduğu ve Türkleştiğini naklediyor.
Buradan itibaren, Minorsky'nin Eİ de ''Encyclopaedia of Islam Online (English) - Brill'' yayınlanan, ''S̲h̲aḳāḳī , or s̲h̲i̊ḳāg̲h̲i̊ , a tribe of Kurdish origin centred on Ād̲h̲arbayd̲j̲ān ( Shakaki-Şakaki, veya Shikaghi-Şikaği' , Azerbayjan merkezli Kürd kökenli bir aşiret )'' , başlıklı madde/makalesinde not alınması gerekli ve Kürd tarihi için dikkat çekici ve bu halk için bir felaket olagelen Kürdlerin Türklüğe asimilasyonu bilgisi , can acıtı rakamlarla desteklenerek veriliyor.
1800 başlarında 8,000 aile Rus bölgesinde tesbit edilmiş. Dikkat edilsin, kişi değil, aile deniyor. Bunu en azından 40,000 kişi düşünebiliriz, en az...
Dupre isimli yazar 25,000 aile den söz ediyormuş ve bunlar o zaman hala Kürdçe konuşuyorlarmış. Yani nereden bakılsa zamanında 125,000 kişiden bahsediliyor. 1814 de J.Morier, 50,000 kişilik bir Shakaki aşiret yoğunlaşmasını Tabrīz-Zand̲j̲ān yolu arası Has̲h̲tarūd, Garmarūd and Miyāna bölgeleri ve aynı zamanda da Ardabīl'de tesbit etmiş.
Kajar prens Abbas Mirza, oluşturduğu askeri birlikleri Avrupalı usullerle talim eden subaylarını da bu Kürd aşiretinden seçiyormuş.
J.Morier'e göre buradaki Shakaki Kürdleri artık Türkçe konuşuyorlarmış.
Bu rakamlar iki asır evveline ait.
Yazar Shirwani ise Shakaki aşiretine mensup ve Ardabil'den gelen yol boyunca, Tabriz-Sarab bölgesinde yaylak-kışlak tam 60.000 ''aile'' not etmiş. Ve naklettiğine göre bunların tamamı Kürd ama Türkçe konuşuyorlarmış.
Yani 300-500,000 civarında bir Türkleşmiş Kürd nüfustan bahsediyoruz sadece bu alan da, bir asırdan da uzun bir zaman kesitinde...
Hepsi de Şaki aşiretinden.
Dahası ''Kızılbaşlığı'' meydana getiren ana kesimlerden biriymiş. Minorsky buradan hareketle bu dev Kürd aşiretinin bu büyük kolunun Şii olduğunu naklediyor.
Yani 300-500,000 civarında bir Türkleşmiş Kürd nüfustan bahsediyoruz sadece bu alan da, bir asırdan da uzun bir zaman kesitinde...
Hepsi de Şaki aşiretinden.
Dahası ''Kızılbaşlığı'' meydana getiren ana kesimlerden biriymiş. Minorsky buradan hareketle bu dev Kürd aşiretinin bu büyük kolunun Şii olduğunu naklediyor.
Bir de 20. yüz yıl başlarından itibaren Kajar hükümeti bu aşiretten dört alay teşkil etmiş.
Daha sonra Minorsky şöyle yazıyor: '' Kürd Shakak ile Shakkaki arasındaki bağlantıları pek bilemiyoruz ama bütün veriler Shakakinin, aynen Ganja Kürdleri gibi, Türkleşmiş bir Kürd aşireti olduğuna işaret ediyor. Urmiye Gölü'nün doğusunda ki toponomi de, Shakaki 'nin izlerinin bir parçasını görüyoruz , Suldüz bölgesinde Kışlak Shakaki köyü (the village of Kishlak Shikaki at Suldüz).''
Evet bu arada Minorsky bize sadece Shakaki değil, bir de Ganjanın tüm Kürdlerinin Türkleştiğini bildiriyor. Şimdi artık ne Shakaki'den , ne de Ganja'nın Kürdlerinden eser kalmamış olmalı.
Urmiye ise , diğer bölgeler gibi 750 sene evvel Moğol yerleşimine açılılmıştı bile. Zira Minorsky'nin naklettiği bölge olan Suldüz ismi, Helagü'nün ordusunda bulunan Moğol aşireti Suldus'un ta kendisidir. Bu aşiret, son İlkhan Busaid ( Abu Said yazılıyor ) zamanı kudretli Emir Çoban Noyan'ın da mensup bulunduğu aşirettir. Aynı zamanda Çoban Noyan'ın oğlu ve meşhur Moğol Anadolu beylerbeyi Timurdaş Noyan, İlkhan'a isyan etmiş, Anadolu beyliklerine kan kusturmuş ve kendisini Mehdi ilan edip, ayrı bir devlet kurma hazırlıklarına girişmişti. Bunlar için Howorth , Cambridge History of İran Volume V , Qazvini Mustawfi, Eflaki ile Türkçe'ye çevrilenlerden Bertold Spüler'in ' İran Moğolları' eserine bakılabilir.
Minorsky'nin makalesinin sonunda, çok önemli bir tesbit var. Azeri Türkleri olarak tanıtılmış ve öyle olduklarına ikna edilmiş toplulukların aslında Türk olmadıklarına dair ayırt edici faktörleri gözler önüne seriyor.
Bahsi geçen dönemlerde Azerbayjan nüfusunun çoğunlukla kırsal alanda yaşadıklarını naklediyor ve bu arada belli başlı şehirlerin nüfuslarını da öğreniyoruz. Tebriz ( 280,000), Ardabil ( 63,000) , Khoy ( 49,000), Maragha ( 35,000).
Bu şehirlerin toplam nüfusları, bir tek Kürd Şaki ( Shahaki) aşiretinin Türkleşen fertlerinin toplamından az, açıkça.
Okuyucu hemen yukarıda verilen Kürd aşiret nüfuslarına bakarak kıyaslayabilir.
Devamla Minorsky şunları naklediyor :
''Yarı göçebeler Müghan steplerine ( Türk Shahsewanı ) , Güney Urmiye ile Türk sınırı boyunca uzanan Kürd bölgelerinde yaşıyorlar. Nüfusun ezici çoğunluğu lokal diyalekt olan Azerbayjan ( Adharbaydjan) Türkçesi konuşuyor. Bu Azerbayjan Türkçesi konuşanların karakteristik özellikleri arasındaki ''Pers konuşma tarzı, şive ve ses tonlarını yükseltme, alçaltma halleri'' ile konuştukları Azerbayjan Türkçesinde ''ses uyumuna hiç te aldırış etmeyip, uymamaları'', Türkleştirilmiş nüfusun Türk olmayan kökenlerini yansıtıyor.''
Yani Azerilerin Türk soyundan olmadıklarını yazıyor.
Anadolu'dan bir Yörük, ya da diyelim Türkmenistan'dan bir Turkmen Azerilerle karşılaştıklarında ,onların konuşma tarzları, hareket ile jest ve mimikleri, kelimelerdeki ses değişimlerine baktıklarında , muhtemelen Yörük '' bunlar Kürt '', Türkmen ise ''Pers'' diyecektir .
Bu arada Şakaki ( Shakaki) aşiretinin 1900 başlarında Anadolu da bulunan kolu Şaki /Shaki aşiretine dair kısa da olsa, bilgi edinebiliyoruz. Bunun için de Mark Sykes'ın 1908 de 'The Journal of the Royal Anthropological Institute of Great Britain and Ireland Vol. 38 (Jul. - Dec., 1908), pp. 451-486' de yayınlanan 'The Kurdish Tribes of the Ottoman Empire' isimli uzunca makalesine bakılabilir.
Şaki kelimesine de dikkat çekeyim. Türk etimologlara, mesela bir tanesi olan Nişanyan'a göre (http://www.nisanyansozluk.com/?k=%C5%9Faki) şaki kelimesi Arapça ''mutsuz, bedbaht, talihsiz'' anlamlarına geliyormuş !
Sanki o saydığı anlamlar Türkçe'de bulunmuyordu da, ekstradan bir de ihtiyaç olmuş ve abilerimiz aynen kelimeyi Osmanlıca'ya dahil etmişler gibi. Ve ''haydut anlamı Türkçeye özgüdür'' diyor.
Yani şimdi birileri mutsuzluklarından kendilerini haydutluğa vermiş mi oluyorlar !
Yaşı altmış ve yukarı olanlar iyi hatırlayacaklardır. 12 Mart döneminde hem radyodan anonsları, hem de duvarlara yapıştırılan kağıtlar ile gazete başılıklarında yer alan ''kır ve şehir eşkiyası, şakisi'' tabiri kullanılırdı devrimci gençler için.
İşte o Şaki, adı geçen dev Kürd aşiretinin ismi Şaki/ Şakaki, tastamam o.
Teslim olmamışlar demek ki Türklere , çarpışmışlar dağlarda uzun zaman ve sonra ya kaçabildilerse İran'a, ya da mutad akibet Kürdistan dağlarının her bir zerresinde mevcut isimsiz açık mezarlardaki yerlerini almışlardır.
Şaki/ Shahaki isminin anlamını da yazıyor Minorsky verdiğim kaynakta : ''According to Yūsuf Ḍiyāʾ al-Dīn, the word s̲h̲iḳāḳī means in Kurdish a beast which has a particular disease of the foot.''
Yusuf Diya al-Din'e göre Şakak/Şikak Kürdçe'de '' ayakla ilgili bir hastalığı olan iri bir hayvan ( ya da hayvanca davranan kaba kimse)'' anlamlarına geliyor.
Bu arada bir noktayı da belirtmem gerekiyor. Osmanlı kaynaklarında kelime Şak haliyle mevcut görünüyor, yani tam isabet.
Gerçekten de kelimenin gövdesi Şak, zaten belli oluyor. Şak+i olunca Şak ismiyle alakalı olana söyleniyor, Şakak ta ise +ak küçültme soneki, muhtelif anlamlar verebilir, tek bir Şak olan gibi.
Evet , anlaşılan an itibariyle kendilerini Azeri Türkü ilan edenlerin en az yarısı, sadece ve sadece Kürd Şaki aşiretinden meydana geliyor.
Azerbayjan'ın şimdiki hali , Kürdler için korkunç bir yenilgi ve yok oluşu gözler önüne seriyor.
Evet , anlaşılan an itibariyle kendilerini Azeri Türkü ilan edenlerin en az yarısı, sadece ve sadece Kürd Şaki aşiretinden meydana geliyor.
Azerbayjan'ın şimdiki hali , Kürdler için korkunç bir yenilgi ve yok oluşu gözler önüne seriyor.
Bin yıl evvel kendi topraklarında at koşturan Kürdlerden meşhur komutan Deysem ile Şaddadi Fadlun ve Rawadi Mamlan, kendi canlarıyla günümüzde re-enkarne olup , o aralarında uğruna bir birleri ile savaştıkları kadim Kürd ülkesi Adharbagan ile Media'nın şimdiki Kürdden arındırılmış halini görselerdi , şahit olacakları karşısında kederden dökecekleri göz yaşları okyanus olur ve Cinvat köprüsüne erişirdi.
Makalenin orjinali için bkz: http://www.iranicaonline.org/articles/kurdish-tribes
Önceki ve Sonraki Haberler
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.