Tutuklu 16 Kürt gazeteciye Basın Özgürlüğü Ödülü verildi

Tutuklu 16 Kürt gazeteciye Basın Özgürlüğü Ödülü verildi

.

A+A-

Ödül töreninde konuşan Turgay Olcayto “Biz ülkenin neresinde olursa olsun haber için uğraş veren, gerçeğin peşinde olan bütün meslektaşlarımızı, kimlikleri ellerinden alınmış olsa, basın kartları verilmese bile gazeteci olarak kabul ediyoruz” dedi.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin (TGC) Basın Özgürlüğü’nün önemini vurgulamak için 1989’dan bu yana verdiği Basın Özgürlüğü Ödülleri sahiplerini buldu.

8 Temmuz’da Diyarbakır’da tutuklanan 16 Kürt gazeteci ile Sansür Yasasına Karşı Direniş ve Dayanışma’ya gittiği açıklanan ödüller için TGC Basın Müzesi’nde gerçekleştirilen tören düzenlendi.

Her yıl Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü olan 24 Temmuz günü verilen ödüller bu yıl 24 Temmuz’un Pazar gününe gelmesi nedeniyle iki gün önce verildi.

TGC, Sansür Yasasına Karşı Direniş ve Dayanışma’ya verilen ödülün, Türkiye’de sansür yasasının geri çekilmesi için mücadele eden ulusal ve yerel medyadaki tüm basın örgütleri ve gazeteciler adına TGC Basın Müzesi’nde sergileneceğini açıkladı.

Balıkçı: Dayanışmaya için bu ödül çok anlamlı

Ödülü 16 gazeteci adına TGC Diyarbakır Temsilcisi Faruk Balıkçı aldı. Ödülü tutuklu gazetecilerin avukatı Resul Temur’a teslim edecek olan Faruk Balıkçı burada yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“Ben bu bölgede 12 Eylül’den bu yana gazetecilik yapmaktayım. Ne 12 Eylül döneminde ne de olağan üstü hal döneminde gazeteciler hiçbir zaman bu kadar yoğun bir baskı yaşamadılar. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin tutuklu 16 gazeteciye ödül vermesi dayanışmanın en güzel örneğidir. Temsilcisi olduğum Türkiye gazeteciler Cemiyeti’ne bu nedenle çok teşekkür ediyorum. Ödülü de tutuklu gazeteci arkadaşlarım adına almaktan onur duyuyorum. Dayanışmaya ihtiyacımız olduğu bugünlerde böyle bir ödülün verilmesi çok anlamlı.”

Olcayto: Günümüzde sansür bütün hızıyla devam ediyor

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto törende yaptığı konuşmada 24 Temmuz’un basın tarihi açısından önemini anlattı.

“24 Temmuz yalnız gazeteciler için değil, toplumun bütünü için de çok değerli tarihtir” diyen Olcayto şöyle konuştu:

“24 Temmuz’a neden bu denli önem veriyoruz? Çünkü 33 yıldır Osmanlı’yı yöneten 2. Abdülhamid’in suskun toplum yaratmak amacıyla sansür kurumunu ortaya çıkarması, yazıya çiziye engel olmasının ardından 24 Temmuz 1908’de ilan edilen 2. Meşrutiyet ile ülkede ilk kez sansür ortadan kalkmıştır. Ve Abdülhamid’in sansür memurları matbaalara ve gazetelere o gün sokulmamıştır. Bu önemli bir olaydı.

“Ülkede bir basın patlaması oldu. Çok sayıda gazete, dergi yayınlandı. Mizah dergileri birbirinin ardınca yayınlanmaya başlandı. Yurt dışından kimi kitaplar dilimize çevrildi. Türkiye uzun süredir yaşamadığı bir kültür zenginliğine kavuştu.

“Günümüzde ne yazık ki örtülü-örtüsüz sansür bütün hızıyla devam ediyor. İktidar kendisini rahatsız edecek haberlerin yazılı ve görsel medyada görülmemesi için büyük çaba harcıyor. Yine halkın haber alma, habere ulaşma, bilgilenme hakkı ortadan kalkıyor. Sahada çalışan gazeteci arkadaşlarımız sık sık kolluk güçlerince tehdit ediliyor. Tartaklanıyor. Gözaltına alınıyor.

“Biz TGC olarak ülkenin neresinde olursa olsun haber için uğraş veren, gerçeğin peşinde olan bütün meslektaşlarımızı, kimlikleri ellerinden alınmış olsa, basın kartları verilmese bile gazeteci olarak kabul ediyoruz. Onlarla dayanışma içinde olmaya devam ediyoruz.”

Güneş: İktidar gerçekleri yurttaşlardan kaçıracağını düşünüyor 

TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş ise Türkiye’de hala 38 gazetecinin tutuklu olduğunu, 2022 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'ne göre Türkiye’nin 180 ülke içerisinde 149'uncu sırada yer aldığına dikkat çekerek şunları söyledi:

“Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü’nde gazeteciliğin gündemi bu yıl da değişmedi. Seçime giderken bu ülkenin hafızası olan gazetecilerin üçte biri işsiz. Çalışabilenler yoksulluk sınırındaki maaşlarıyla işini yapmanın koşturması içinde. Sansür ve oto sansür yaygınlaşmış durumda.

“İktidar kamu yararına olmayan faaliyetlerini yurttaşların öğrenmesini engellemek için gazetecileri hedef gösteriyor. İktidar ve ortakları gazetecilere yönelik sözlü ve fiziksel saldırıyı teşvik ediyor. Haksız göz altılarla ve iddianameler olmadan uzun tutukluluk süreleriyle gazetecileri baskı altında tutup gerçekleri yurttaşlardan kaçıracağını düşünüyor. Ama bu ülkenin onurlu gazetecileri mesleklerini evrensel gazetecilik değerleriyle yapmaya, gerçeği yurttaşlara ulaştırmaya devam edecek.”

Kocatürk: Gazetecilik meslek örgütleri dayanışma içindeler

Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı ve Uluslararası Yayıncılar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Kenan Kocatürk ise törende yaptığı konuşmada “Türkiye adı konmamış olsa bile bir seçime gidiyor. Bu seçimden önce 16 gazeteci arkadaşımızın Diyarbakır’da tutuklanması üzerine toplumun haber alma özgürlüğünün engellenmesi nedeniyle bu ödülü verilmiştir. Gazetecilik meslek örgütleri sansüre karşı da dayanışmanın gösterilmesi gerektiğini ortaya koymuştur” dedi.

Özcan: Tüm aydınların sorunu

PEN Türkiye Merkezi 2. Başkanı Halil İbrahim Özcan ise konuşmasında şu görüşlere yer verdi:

“Basının üzerindeki bu baskılar karşısında dik durabilmesi ve ona karşı çıkabilmesi ülkedeki tüm aydınların sorunudur. Basın meslek örgütlerinin azaldığımız yerde umudumuzu çoğaltarak bir araya gelmesi gerekiyor. İktidar kendi sürekliliğini devam ettirebilmek için muhalif sesi, haberin serbestçe dolaşımını ve kendine dokunacak sözlerin karşısında müdahalesini gittikçe arttırarak sürdürüyor. Ama dayanışmaya devam edeceğiz.”

Bianet

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.