Üç Kürdün kısa hayatı: Yılmaz Güney -2-
SİNEMA OYUNCUSU, YÖNETMEN, SENARİST, YAZAR (1937 - 1984)
Sinemanın "Çirkin Kralı" olarak tanınan unutulmaz oyuncu, yazar ve yönetmendir.
İsim Soyisim | : | Yılmaz Hamitoğlu Pütün |
Adresi | : | Père Lachaise Mezarlığı, Fransa |
Doğum Tarihi | : | 1 Nisan 1937 |
Doğum Yeri | : | Yenice, Karataş, Adana, Türkiye |
Ölüm Tarihi | : | 9 Eylül 1984 |
Ölüm Yeri | : | Paris, Fransa |
Yılmaz Güneyin babası Siverekli Kürd / Zaza dır. Annesi Muşludur. Ekonomi durumları iyi olmadığı için, Siverek’ten Adana’nın Yenice köyüne göç ederler. Yılmaz 1 Nisan 1937’de dünyaya gelir. Babası geçimini sağlamak için seyyar bir sinema makinesini alır. Merkebe yükler köyleri dolaşarak film gösterilerini yapar. Yılmaz daha çocuk yaştayken babasıyla beraber köyleri dolaşır. Daha sonra çocukluğunu yaşamadan. Gazete ve gazoz satar. Pamuk işçiliği yapan işçilere su taşır. Birçok farklı işlerde çalışır.
Yılmaz; ilk, orta ve lise eğitimini, Adana’da almış. Öğrencilik yıllarında harçlığını çıkarmak için farklı iş yerlerinde yeniden çalışmaya başlamış.
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi 1956
Yılmaz Güney lise eğitimini tamamladıktan sonra 1956 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesine girer. Yılmaz’ın amacı edebiyat alanında çalışmaktı. Genç yaşta çalışma hayatının içinde bulunan, Yılmaz Güney, sosyalist düşünceyi savunur. Yazılarında ağırlıklı olarak bu görüşle ilgili konuları ele almış.
Adana’da fakir bir ailenin kızı yaşamını sürdürmek için işçilerin toplandığı alana her gün gider. İşçilerin tümü kızı tanıyorlar. Bir gün aynı yerde zengin bir ailenin oğlu kıza diyor benimle evlen sana daire alayım, araba alayım, kız buna ret cevabını veriyor. O sırada bir işçi kızı çağırıyor. Kız işçiye doğru yönelirken, zengin çocuğu kıza diyor o bir işçidir. Kız ona şu cevabı veriyor. Benim babamda işçidir. Sizi domuzlar sizi, ne zaman sizin kökünüz kazılacak. Yılmaz Güney dergiye gönderdiği yazıda böyle bir konuyu işliyor. Bu yazı üzerine Yılmaz Güney hakkında dava açıldı. Hâkimin verdiği kararla, Yılmaz Güney’e bir yıl altı ay hapis cezası veriyor. Yılmaz Güney’i cezaevine hapis ediyorlar.
27 Mayıs 1960 günü, Türkiye de askeri darbe oldu. Darbeciler Milli Birlik Komitesini kurarak kısa bir dönem milleti yönettiler. Milli Birlik Komitesi, Türkiye genelinde genel af yasasını çıkararak cezaevlerinde ki bütün mahkumları serbest bıraktılar. Yalnız ve yalnız, Yılmaz Güney cezaevinde tutuklu olarak bırakıldı. Cezası bittiği zaman, Çirkin Kral yeniden topluma katıldı. Düşüncesi doğrultusuna mücadelesine devam etti.
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi 1961
Yılmaz Güney, bir daha üniversite de okumaya karar verir. Giriş sınavında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’ni kazanır. Kaydını yapar ve okumaya başlar. Fakat tekrar bir cezaevi hayatını yaşadıktan sonra üniversite de okuma hayatına son verir.
Yazar, Yönetmen, Senarist ve Sinema Oyuncusu
Yılmaz Güney, Atıf Yılmaz ile tanışması sinema dünyasına girmesine sebep olmuş. Yönetmenliğini Atıf Yılmaz’ın üstlendiği senaryosunu Yılmaz Güney’in kendisinin yazdığı “ Alageyik ve Bu Vatanın Çocukları” adlı filmlerde oyuncu olarak performansını göstermiş. Tekrar cezaevine giren Yılmaz cezaevinden çıkar. Bir daha sinema sahnesine döner. Çirkin Kral oynadığı filmlerde haksızlığa uğramış olan halkın yaşamını beyaz perdeye aktarıyordu.
Yılmaz Güney, 1971 yılında İsrail Büyükelçiliğinde ki elemanlarından Efraim Elrom’un öldürülmesinden sorumlu olan başta Mahir Çayan olmak üzere diğer Türkiye Halk Kurtuluş Cephesi militanlarını sakladığı gerekçesiyle iki yıl hapse ve sürgüne mahkûm edildi. Güney içeride kaldığı süre boyunca sinema ve sanat ile ilgili fikirlerini, şiir ve öykülerini o dönemde çıkarmaya başladığı Güney dergisinde yayımladı. 1974'te cezaevinden çıktı. İki yıldan fazla cezaevinde kalan Güney aynı yıl Arkadaş filmini çevirdi. Kısa bir süre sonra Endişe filmi çekerken Adana'nın, Yumurtalık ilçesindeki bir gazinoda ilçe hakimi Sefa Mutlu'yu öldürdü ve tutuklandı. 25 Ekim'de Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlayan yargılamaların sonucunda 13 Temmuz 1976'da 19 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Cezaevinde sinema ile olan ilgisi devam ettiriyordu. Bu dönemde yazdığı, Zeki Ökten tarafından çekilen Sürü ve Şerif Gören Sürü ve tarafından çekilen Yol filmleri büyük ilgi gördü. Daha sonra Yol'un kurgusunu tekrar yaptı ve Cannes Film Festivali’nde ödül aldı.
Yılmaz Güney beş yıl hapis yattıktan sonra 9 Ekim 1981 tarihinde izinli olarak çıktığı Isparta Yarı Açık Cezaevi'nden yurt dışına firar etti. Güney'in hapisten kaçışı da filmlerini anımsattı. Hapse girmeden yıllar önce çekmiş olduğu Şeytanın Oğlu olduğu filminde, bir günlük bayram izninde dışarı çıkan ve kayıplara karışan bir adamın hikâyesini anlatmıştı. Filmine benzer bir yaşantı tecrübe etti. Bir günlük izin ile hapisten çıkan Yılmaz Antalya’nın Kaş ilçesinden Yunanistan’ın Meis adasına, oradan da İsviçre'ye kaçtı. 6 Ocak 1983 tarihinde dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren, Yılmaz Güney’i, Türk vatandaşlığından çıkarıldı. Güney daha sonra Fransa'ya geçti ve yaşamının geri kalanını orada geçirdi.
Yılmaz Güney,1983'te Cigerxwîn ve Abddurahman Şerefkendi gibi Kürt şairleri ile bir araya geldi.1984'ün, Newruz Bayramı kutlamasında bir konuşma yaptı: