Vahap Coşkun: Kürt seçmenler için yeni adresler ve alternatifler var
.
Erken seçim tartışmalarını değerlendiren Coşkun, ‘’2022 yılı içerisinde erken seçim olabileceğini tahmin ediyorum. Zannımca 2023’e bu şekilde gidilmez. İktidar kendisi için en uygun bulduğu dönemde bir seçim yapmayı düşünebilir. O da bu sene değil, muhtemelen gelecek yılın bahar aylarından sonra olur’’ dedi.
Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Vahap Coşkun, erken seçim tartışmaları, yeni partilerin bölgedeki son durumu, Kürt seçmenin tutumu ve HDP’nin kapatılma davasına ilişkin Yeni Journal'a değerlendirmelerde bulundu.
Muhalefet partilerinin erken seçim çağrıları her geçen gün tekrarlanıyor ancak Cumhur İttifak’ından yapılan açıklamalar olası bir seçimin 2023’te olacağı yönünde. Sizce Türkiye erken seçime gitmeli mi ya da şöyle sorayım Türkiye erken bir seçime hazır mı?
Gitmeli mi veya hazır mıdır sorusundan ziyade, aktörlerin talepleri üzerinden değerlendirmek daha doğru olur. Muhalefet elbette iktidarın içine düştüğü açmazlardan hareket ederek, erken seçim talebinde bulunuyor. Toplumsal sorunların artmasını gerekçe gösteriyor ve bu sorunların çözümü için bu böyle bir talepte bulunuyor. Bu son derece doğal bir tavırdır. Çünkü muhalefet böyle durumlarda erken seçim talebini dile getirir, dile getirmezse zaten muhalefet olmaz. İktidar ise bunu belli bir zamana yaymaya çalışıyor. Özellikle ekonomi alanında yaşanan sıkıntıları, pandemiden kaynaklı problemlerin çözülmesini, aşılamanın yapılmasını ve olumlu bir ortamın oluşmasını sağlamaya çalışıyor. İki tarafın da bu yaklaşımını görünce 2021 yılı içerinde bir erken seçim olma olasılığını düşük görüyorum. Ancak 2022 yılı içerisinde erken seçim olabileceğini tahmin ediyorum. Zannımca 2023’e bu şekilde gidilmez. İktidar kendisi için en uygun bulduğu dönemde bir seçim yapmayı düşünebilir. O da bu sene değil, muhtemelen gelecek yılın bahar aylarından sonra olur. 2022’nin şöyle bir önemi de var bence. Şu an pek gündemde değil ama Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tekrar Cumhurbaşkanı olup olmayacağı konusu. Çünkü anayasada cumhurbaşkanının sadece iki dönem yapabileceğine dair bir hüküm var ve bu hükmün nasıl yorumlanacağı önemli. İktidar tarafı Erdoğan’ın bir önceki cumhurbaşkanlığın parlamenter rejim döneminde yapıldığını, dolayısıyla bunun geçerli olmayacağını, Erdoğan adaylığında herhangi bir sorun bulunmadığını söylüyor. Muhalefet ise böyle bir ayrımın olmadığını, bir kişinin en fazla iki dönem cumhurbaşkanlığı yapacağı şeklindeki hükmün kapsayıcı olduğunu, bu nedenle de Erdoğan’ın aday olamayacağını savunuyor. Bu nedenle böyle bir zamanda yapılacak bir seçimde bu tartışma kaçınılmaz bir şekilde muhalefetin ve iktidarın önünde duruyor. Ama 2022’de, yani seçimlerden bir yıl önce parlamentoda alınacak bir erken seçim kararı bu tartışmayı da ortadan kaldırır. Çünkü parlamento erken seçim kararı aldığında Erdoğan’ın bir dönem daha aday olabileceği zaten anayasada yazılıdır. O nedenle bunu da göz önünde bulundurarak, 2022’de bir erken seçim yapılma ihtimalini daha güçlü buluyorum.
HDP TEK BAŞINA SEÇİME GİDECEK
Ankara kulislerinde bu aralar sıkça konuşan konulardan biri ise olası bir seçimde muhalefet partilerinin ittifak kurup, ortak bir aday çıkaracağı…Sizce HDP bu ittifakta nasıl yer alır?
HDP tavrını bir şekilde belli etti. HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, bunu çok net bir şekilde deklare etti. Parlamento seçimleri için herhangi bir ittifak arayışlarının olmadığını ve ne Cumhur İttifak’ında ne de Millet İttifakı’nda yer almayacaklarını, kendi başlarına seçime gideceklerini söyledi. Dolayısıyla parlamento seçimleri yapıldığında HDP noktasında herhangi bir tartışma yok. HDP tek başına seçime gidecek. Cumhurbaşkanlığı seçimine gelince ise, HDP o dönemin şartlarını göz önünde bulundurarak, en doğru seçimi yapacaklarını ifade ediyorlar. Muhtemelen burada adayın kimliği, adayın projesi, adayın taahhütleri gibi benzeri noktalar ön plana çıkacak ve HDP bu konuda bir tavır geliştirecektir. İşin doğrusu ben bu tartışmaları şimdiden yürütmenin çok erken olduğu kanaatindeyim. Anayasal bir seçim takvimi işlemeye başladığında adayların ve partilerin durumu netlik kazanır. Şimdiden muhalefeti mutlak bir aday, mutlak bir program, mutlak bir çerçeve şeklinde zorlamanın muhalefette bir çatlamaya sebebiyet verebileceğini düşünüyorum. Zaten muhalefet de bu tür yaklaşımlara şu anda pek itibar etmiyor. Her parti kendi siyasetini izleme konusunda kararlı görünüyor.
DIŞLAYICI DEĞİL, KAPSAYICI DİL KAZANACAK
Bölgeyi bilen bir isim olarak sizce Kürt seçmenin ortak aday tercihi kim olur? Ya da ortak aday kim olursa Kürt seçmenden oy alır?
İsim konusunda konuşmaktan imtina ederim ve bunu doğru da bulmam. Ama burada bazı eğilimler var. Bu eğilimler Kürt seçmenin tercihlerinde belirleyici olacak gibi görünüyor. Eğilimlerden bir tanesi iktidar ve iktidar partilerinin bölgede güç kaybetmesi. Özellikle 2015’ten sonra yürütülen politika, son derece ağır milliyetçi bir dil. Kürt seçmende AK Parti nezdinde son derece ciddi bir kırılmaya sebebiyet verdi. Bu durum yapılan araştırmalarda da kendini gösteriyor zaten. İkincisi, AK Parti içerisinden iki yeni parti çıktı. Dolayısıyla arayış içerisinde olan ve geçmiş dönemde AK Parti’ye oy vermiş Kürt seçmenler için yeni adresler ve alternatifler çıktı. Bu durum iktidarın geleceği konusunda önemli bir faktör olacaktır. Üçüncü bir husus da, seçmen muhtemelen 2015’ten bugüne kadar sürdürülen dilin dışında bir dili konuşan ve dışlayıcı değil kapsayıcı, ötekileştirici değil yapıcı bir politik söyleme daha fazla itibar edecektir.
‘’YERLİ VE MİLLİ’’ SÖYLEM DEVAM EDECEK
Doğu ve Güneydoğu’da oy oranlarına baktığımızda özellikle iki parti öne çıkıyor; AK Parti ve HDP…Olası bir seçimde AK Parti yeniden oy oranını yükseltmek için Kürt meselesinin çözümüne yönelik bir hamle yapar mı?
Çok zor gözüküyor çünkü MHP ile ittifak yapan bir AK Parti var artık. MHP ile bu iş birliği sürdüğü müddetçe Kürt seçmenin tercihini değiştirecek bir politik açılım yapması son derece güç. Bunun yerine 2015’ten beri sürdürülen ‘’yerli ve milli’’ söylem üzerinden politika yapması daha beklenilir bir husus. O nedenle AK Parti’nin veya iktidarın kısa vadede Kürt meselesine ilişkin radikal bir adım atabilme ihtimalini düşük görüyorum.
KÜRT SEÇMEN İKİ PARTİ İÇİN DE ÖNEMLİ
Türkiye siyasetinde muhafazakar kitleye hitap eden iki yeni parti daha kuruldu; Gelecek ve DEVA partileri…Bölge halkı bu iki partiyi nasıl yorumluyor peki?
Yapılan araştırmalar HDP’nin oylarını bir noktada sabit tuttuğunu ve oy oranında ciddi bir değişim olmadığını gösteriyor. Buna mukabil AK Parti tarafında bir değişkenlik var. Bu değişkenliğin de demin söylediğim gibi iki temel nedeni var. Birincisi AK Parti’nin uygulamış olduğu siyasetin bölgedeki Kürt seçmen açısından artık önemini yitirmiş olması. İkincisi de alternatif adreslerin doğmuş olması. Bu anlamda geçmişten farklı bir tabloyla karşı karşıyayız. AK Parti’ye oy veren Kürt seçmen, AK Parti’den rahatsız olsa bile başka bir alternatifi olmadığı için kendi partisine destek veriyordu. Ama şimdi kendi geleneği içerisinden gelen, bu eleştirileri dile getiren iki yeni parti var ve seçmen bu partilere oy verebilir. Böyle bir ihtimal var. Nitekim araştırmalar da bunu gösteriyor. Gelecek ve DEVA partilerinin Türkiye ortalamasının iki katı oranında oyu bölgede aldığı görülüyor. Bu nedenle iki parti açısından da Kürt seçmen oldukça kritik bir noktada duruyor.
BU PİLAV DAHA ÇOK SU KALDIRIR
Anayasa Mahkemesi, HDP hakkındaki kapatma davası istemiyle ilgili ilk incelemeyi 21 Haziran’da, yani bugün yapacak. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Parti kapatılırsa bu durum HDP’nin oylarını etkiler mi?
Bu uzun bir süreç. Parti kapatma davaları belli bir prosedüre tabi o nedenle bu sürecin nasıl ilerleyeceğini önce görmek lazım. Bir de HDP’nin kapatılması birkaç açıdan zor. Birincisi Anayasa Mahkemesi’nde çoğunluğun sağlanması lazım. İkincisi eğer HDP gerçekten partisinin kapatılacağına dair bir kanaatte bulunursa, örneğin kongresini toplayıp, parti listesi verilir, o zaman da kapatma davası düşer. Böylelikle haklarında yasak istenen kişilerin siyaset yapma olanakları devam eder. Onlar da başka bir parti adı altında varlıklarını sürdürebilirler. Dolayısıyla bu süreç daha uzun bir süreç. Bu pilav daha çok su kaldırır. Fakat genel olarak şunu söyleyebiliriz; parti kapatmalarla seçmenlerin tercihlerini değiştirmek son derece güç. HDP geleneğine baktığımızda çok sayıda parti kapatma tehdidiyle karşı karşıya kaldı. Her seferinde HDP bu süreçlerden daha da güçlenerek çıktı. 90’lı yıllara baktığımızda yüzde 3-4 ile başlayan bir parti, bugün yüzde 10-12 bandına oturan tabanı oluşturmuş durumda. Bir partiyi kapatabilirsiniz ancak partinin temsil ettiği değerler kendisine yeni bir mecra bulur. Dolayısıyla burada yapılacak olan bir değişiklik veya verilecek olan bir kapatma kararı da HDP seçmeni açısından yabancı olduğu bir durum olmaz. Onlar geçmişte nasıl davranıyorsa yine aynı şekilde davranmaya ve siyasal varlıklarını sürdürmeye devam edeceklerdir. Bütün tecrübemiz bize bunu gösteriyor.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.