Xûşka Nadia

Xûşka Nadia

.

A+A-

adsiz-tasarim-1-005.jpg

İSKAN TOLUN Köln. Son Makaleler:

Yazmaya ara vermiştim, uzun bir zamandır. Zira, ilke edindiğim düzenli kitap okuma tutkumun yanı sıra, elimde, üzerlerinde titizlikle paralel çalıştığım iki değerli eser de var, bu ara: Biri Türkçe bir roman, diğeri ise anadilde, Kürtçe bir çocuk romanıdır, betimlemeye çalıştığım. Hızla gelişen dünya gündemini de takip edince, gazetelere yazı yazmaya, pek zamanım da kalmıyor. Zaten dinlenecek vakit, hiç yok, denecek kadar az, bu ara. Neyse... Bu sabah internete bakınca, ilk olarak gazete Duvar’ın ilginç bir başlığı gözüme çarptı. Mezkûr başlıkta: Nadia Murad’dan Musk’a yanıt: Êzîdîlere yapılanlar kimsenin başına gelmemeli, diye yazıyordu. İlk olarak, dualarımızda sık sık dile getirdiğimiz ibareyi hatırlattı bana, bu başlık: Xwedê bide 72 mileta û mejî/Allah 72 millete yardım etsin, bize de. Ve hemen başlığı tuşlayıp makaleyi heyecanla okumaya başladım:

 

 

ABD’li milyarder Elon Musk’ın "Ezidilerin başına gelenler bir gün Avrupa'nın da başına gelebilir mi?" sözlerine Ezidi insan hakları savunucusu Nadia Murad'tan yanıt geldi. IŞİD'in Irak'ta işlediği Ezidi Soykırımı'ndan kurtulan Nobel Barış Ödülü sahibi Nadia Murad, Musk'a “IŞİD’in bize yaptığı vahşet, barbarlık ve insanlık dışı uygulamalar kelimelerle tarif edilemez. Ezidilere yapılanlar hiçbir topluluğun başına gelmemesi gereken şeylerdir” yanıtını verdi. Makaleyi buraya kadar okuduğumda duralayıp:

“Evet xûşka Nadia. Geleneğimizde olan o hümanizmin dışa bir yansımasıdır Elon Musk'a verdiğiniz bu güzel yanıt.” Dedim kendi kendime.

 

Nitekim Elon Musk, yapay zeka chatbotu Grok'un "IŞİD'in Ezidilere yönelik şiddet ve saldırıları" hakkındaki yanıtı üzerine, dikkat çeken bir soru yöneltmişti. Elon Musk, "Ezidilerin başına gelenler bir gün Avrupa'nın da başına gelebilir mi?" ifadelerini kullanarak bir tartışma ortamı yarattı. Tartışmalara girmeksizin yazının devamına bakalım:

 

Birleşmiş Milletler (BM) İyi Niyet Elçisi Murad, Musk’ın bu sorusuna X platformu üzerinden cevap verdi. Rudaw'ın aktardığına göre Murad, Ezidilere yapılan soykırım ve insanlık dışı uygulamaların, hiçbir topluluğun yaşamaması gereken bir trajedi olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:

“Yaşananlar bundan çok daha fazlasıydı. Tek bir açıklama veya görüntüyle anlatılamaz. IŞİD’in bize yaptığı vahşet, barbarlık ve insanlık dışı uygulamalar kelimelerle tarif edilemez. Ezidilere yapılanlar hiçbir topluluğun başına gelmemesi gereken şeylerdir. Erken belirtileri her zaman tespit edebilir ve soykırım ile cinsel köleliği önlemek için harekete geçebiliriz.” Evet, üstün başarılar diliyorum size ve çalışma arkadaşlarınıza xûşka Nadia. Ve umarım en yakın zamanda, bütün dünya ülkeleri, içimizde bir ukde gibi duran ve arada bir kanayan 3 Ağustos 2014 Şengal Katliamı nı da jenosid olarak resmen tanırlar. Bu vicdani arzuyu dile getirirken, şimdi de, yıllar önce hüzünle okuduğun Son Kız/Esaretimin Hikâyesi ve Işid’le Mücadelem adlı kitabınız geldi aklıma.

 

adsiz-tasarim-001.jpg

 

(Epsilon Yayınevi Ticaret ve Sanayi A.Ş/5. Baskı: Ocak 2020/304 Sayfa)

 

Nitekim, 3 Ağustos 2014 Şengal Katliamı nı ve esaret altında çektiği çileyi, kaçış hikâyesini gayet yalın bir dille sayfalara aktarmış değerli xûşka Nadia. Okunduğunda, her cümle ile birlikte insanın yüreği cız ediyor, hele de kaçışı sırasında. Kaçmasına yardımcı olan aileye ve sınırda kılavuzu ile birlikte yakalanmaması için dualar etmekten kendini alamıyor insan. Bu arada, o handikapta kendilerini tehlikeye atacak kadar cesur davranan mezkûr yardımcı aileye ve sınırlardan selametle geçmek için yoğun bir efor içerisinde olan başarılı o genç kılavuza teşekkürlerimi şükranlarımı sunuyorum!..

 

Mezkûr kitap, Amal Cooney’nin önsözü ve Zülfü Livaneli’nin sunuşuyla başlıyor. Kitabı daha fazla methetmek gereğini duymuyorum. Değerli Avukatı ve aynı zamanda dostu olan Amal Cooney’nin önsöze yazdığı birkaç tümce söz konusu kitabın önemini ve Nadia Murad'ı anlamaya yeterli olacaktır sanırım. Önsöz:

“....... .….. Onu tanıdığım zaman zarfında Nadia kendi sesini bulmakla kalmadı, soykırım kurbanı bütün Ezidilerin, suistimal edilen bütün kadınların, geride bırakılan bütün mültecilerin sesi oldu. Zulümleriyle onu susturabileceklerini sananlar yanıldı. Nadia Murad'ın iradesi kırılmadığı gibi sesi de kısılmayacak. Aksine bu kitap aracılığıyla sesi hiç olmadığı kadar yükselecek.”

 

Babın dışında da olsa, gündeme değinmek istiyorum. Aslında, adı bile konulmamış bu süreci değerli demokratlar uzmanlar, deneyimli politikacılar çok daha iyi değerlendiriyorlar ama, kısaca ben de değineyim. Bu, ezilmiş halklara karşı vicdani bir sorumluluk gereğidir diye düşünüyorum. Nitekim, tuhaf bir süreçten geçiyoruz; bir yandan barış görüşmeleri bir yandan da operasyonlar, tutuklamalar, kayyım atamaları vs… tüm hızıyla devam ediyor. Bu kabul edilemez bir durumdur; böyle devam etmemelidir ve her şeyden önce bir eşitlik ortamı sağlanmalıdır…

Zindanlar dolup taşıyor; Kürtçe ıslık çalanı bile içeri tıktılar. Beni en çok düşündüren hasta tutsakların hâlâ içeride tutuluyor olmasıdır. Kürt halkı özgür olmak istiyor artık, bundan daha doğal ne olabilir ki? Temennim, en kısa zamanda tarafların anlaşmasıdır ve zindanların da boşalmasıdır, herkesin tüm dünya halklarının özgür olmasıdır!..

Bu arada, Rojava'da öldürülen gazeteci Cihan Bilgin ve Nazım Daştan’ı saygıyla anıyorum. Yıldızlar yoldaşları olsun!..

Bu değerli gazetecilerin cenazeleri bile memleketlerine getirilmesine izin verilmedi. “Rojava’da defnedilecekler” diye haberler düşüyor ekranlara.

 

 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.