Mustafa Kalpak

Mustafa Kalpak

Yazarın Tüm Yazıları >

Yalnızlaşan PKK

A+A-

PKK el yakan sıcak bir patates durumda, kimse onu elinde tutmak istemiyor. 

1

PKK'nin hâlâ başı Öcalan’dır. Gerçek bir "başarı hikayesi" yazmadan da Öcalan PKK'dan elini çekmek istiyor. PKK'den kurtulmak istiyor. PKK Öcalan'ın da elini yakıyor. 

Öcalan'ın PKK'ye artık ihtiyacı yoktur. "Çözüm süreci" tarihe karıştı. Öcalan o dönemde PKK'ye nüfuz ederek onu tasfiye edebilecek, ihtiyaç duyulan biri olarak görüldü ve ileri sürüldü. Öcalan'ı "irademizdir" diye illeri süren o zaman bizatihi "Kürt Siyasi Hareketi" diye anılan HDP'nin yönetimi oldu. Selahattin Demirtaş bu rolü Öcalan'a vermek için başı çekiyordu. HDP Kürtler adına AKP Hükümeti ile müzakerelerde "çözüm aktörü" olarak bulunmak, Kürtleri temsil etmek gibi bir niyetleri yoktu, istemiyordu. " İrade Öcalan" diyerek Öcalan'ı adres gösterdi.

Öcalan ise HDP'ye çoktan yatırımı yapmıştı. Ancak, HDP'yi yanına alarak devlet ile pazarlık sonucunda PKK'yi Türkiye'nin sınırları dışına çıkarma ve silahları susturma girişimi ise nihayetinde sonuçsuz kaldı.

Öcalan'ın AKP Hükümeti ile PKK'yi Türkiye'nin sınırları dışına çıkarma gibi aralarında "resmi bir müzakere" olmamasına rağmen; gariptir PKK bugün Türkiye sınırları dışındadır. Söz konusu "savaş" ise Türkiye'nin sınırları dışında sürdürülüyor.

Devletin ve iktidarın PKK'yi bitirmek için Öcalan ile artık "müzakere" ihtiyaçları kalmamıştır. Ne devletin, ne iktidarın ve ne de muhalefetin, bilcümle Öcalan ile PKKyi müzakere etme gibi bir düşünceleri yoktur. Olma olasalığı da yoktur. 

Geriye sadece " çoklu Apocu hareketin" kendi içinde bir "iç hesaplaşma" ve bir "iç müzakere" yolları kalmıştır. 

Öcalan da artık biliyor "Siyasi ve özgürlük" hareketi diye tarif edilen ve birbirinden hem ayrı hem aynı "iki ayrı" çoklu ünite şeklinde yürüyemeyecektir. 

Türkiye şartlarında Kürt siyaseti hiçbir ikirciliğe yer verilmeden sivil siyasetin yörüngesine girdiğini ve "politikleşmiş gerilla savaşına” son verilmesi gerektiğini Öcalan da kavramıştır. Demirtaş bunu daha evvel görmüştür

"Ben mümkünse PKK’nin Türkiye’ye karşı silahları tümden susturmasını, bırakmasını isterim.” ( Demirtaş, Temmuz 2022)

"Silah, bir hak arama yöntemi olamaz" (Demirtaş, Ekim 2022)

HDP içindeki siyasetçilerin Öcalan'a ihtiyaçları vardır. PKK'in silahları susturması ve bırakması için Öcalan'ı yanlarında görmek istiyorlar.

HDP ve PYD de PKK'ın "Özgürlük Hareketi" çizgisinden hala kopmuş değildirler. Bu iki partinin de şu veyahut bu şekilde PKK ile ortak ilişkileri vardır. Yani, PKK bu iki partinin de elini yakmaktadır. İki partinin de PKK ile olan ilişkileri sadece Türkiye'de değil birçok ülkede meşruiyetleri sorgulanır hale getirmiştir. Uluslararası ilişkiler bu durumlara göz yumamaz...

Üstelik, PKK'nin yanlış politikası Türkiye de HDP'ye, Suriye'de PYD'ye köstek olma konuma gelmiştir. 

İki partinin de PKK ile olan ilişkileri "conterproductive" kendilerine veya amaçlarına zarar veren bir hal almıştır. 

Öcalan, sahiplenme ve sahiplenilmesi istediği güçler artık PKK değil "kurumlaşmış" bir ölçüde halkın desteğini almış ve meşruiyetleri olan HDP ve PYD gibi kitle partilerdir. PKK halkın partisi değildir.

Kandil kadrosunun halk ve seçmen kitlesi nezdinde karşılığı yoktur. Öcalan, "ideolojik önderliğin" bundan böyle taşıyıcılığını PKK'nin yapamayacağı "İdeolojik önderliğin" sahiplerini, geleceğe taşıyanları HDP ve PYD gibi "kurumlaşmış" yapılarda görüyor. Öcalan bunların hesabını yapıyor. 

Öcalan PKK'yi bırakmaya hazırdır.

2

Önderliğin çizgisi nedir?

HDP ve PYD içindekiler, diğer "Apocu" örgütler, Öcalan'ın " idolojik önderlik çizgisini" teorik düzeyde şöyle savunmaktalar: Türkiye'nin doğu ve güneydoğusu, Irak'ın kuzeyi, Suriye'nin kuzeydoğusu ve İran'ın kuzeybatısında, yani tüm Kürt topraklarını kapsayan bölgelerde "Kürdistan Topluluklar Birliği" koordinatörlüğünde kurucu önder Öcalan liderliğinde multi etnik idari "öz yönetimler" kurmaktır. 

Bu teorik durum, 4 parçada "Kürdistan Topluluklar Birliği" ve " Kürdistan Demokratik Toplum Konfederalizmi" vs gibi teorik belirlemeler mevcut ilgili devletler için pek bir sorunmuş gibi durmuyor. Ancak "politikleşmiş askeri savaş stratejisinin" boyutları sorun yaratıyor. Herşeyden önce bölgedeki mevcut devletler çıkar çelişkileri için seyar gerillanın "askeri gücünü " "vekalet savaşı" kullanımı için kendilerine fırsatlar yaratmış oluyor.  

Kürtler arası " Kürdistan Topluluklar Birliği" projesi bir "dalgakıran" gibi görülüyor. Bu düşüncenin teorik boyutu ile gerillacılık boyutları sorunludur.  

Bu durum Kürt siyasilerin büyük bir bölümünü rahatsız ve huzursuz ediyor. "Öcalan'ın düşüncelerini" sorunlu görüyorlar ve "KCK modeline" karşı çıkıyorlar. 

"Öcalan modeli" teorik olarak Suriye ve Türkiye'de sözkonusu iki partinin içinde taraftarlar bulmuş ise de PKK'nin müdahaleleri bu iki partinin işine de gelmiyor. 

PKK şu an zor ve zayıf bir durumdadır. Geçmişteki gibi ilişkilerini bu iki parti ile sürdürecek durumda değildir.

Kanımca, bu iki parti de PKK'den elini çekmeye hazırdır . Şartlar ve gerçeklik bunu dayatıyor. 

Eksik bir şey vardır. 

O da: Öcalan'ın iki dudakları arasında dökülecek olan sözler.

Öcalan'ın sözleri HDP, PYD ve hatta PKK tarafından "önderlik" talimatı diye ciddiye alınacaktır. PKK'ın hala Öcalan'a ihtiyacı vardır. Son sözü Öcalan'ın söylemesini istiyorlar. 

3

Öcalan'ın son sözleri neler olacaktır? 

Geçmişte de işe yaramadığından, Öcalan artık eylemsizlik ateşkes veya silahların susması gibi anlamsız sözler etmeyecektir.

Peki Öcalan'ın muhatabı bu sefer devlet değilse, kiminle veya kimlerle müzakere yapacaktır.

Öcalan'ın varsa sözleri, bundan böyle "içe yönelik" olacaktır. Çoklu yapının "iç müzakerelerine" dönük yanıyla karşı karşıya gelecektir. Öcalan'ın muhatabı artık devlet değil bizatihi sözünü geçireceği HDP, PYD ve PKK yönetimleri olacaktır. Selahattin Demirtaş ve Salih Müslim bunlardan birileridir. 

Öcalan, "PKK'yı dağdan indirmek" ve "PKK'ye silah bıraktırmak" için doğrudan "devlet ile müzakere" etmeden de, PKK için bir başarı hikayesi yazdırmadan da HDP ile tek başına ya da PYD'yi yanına katarak PKK'ye silah bıraktırmak isteyecektir.

Öcalan, Suriye'de PYD'nin kazanımlarını korumak Türkiye'de de HDP’nin yolunu açmak için PKK'nin silah bırakması için çağrıda bulunacaktır. Öcalan'ın yankı uyandıracak başka sözü kalmamıştır. 

 

Öcalan, " Özgürlük Hareketi'ni" Türkiye ve Suriye'de, hatta tüm Kurdistan da kitleleştiğini öne sürerek PKK'yi silahlı mücadeleden vazgeçmesini "demokratik siyaset" sürecine mutlaka uyulması gerektiğini, silahlı mücadelenin bir şekilde amacına ulaştığını ima ederekten PKK için bir başarı hikayesini sunmaya çalışacaktır.. PKK’nin böylece miadını doldurduğunu, silahları bırakması gerektiğini dillendirecektir. 

4

Demirtaş niçin Öcalan ile görüşme talep etti ?

Selahattin Demirtaş 

"Yeni bir çözüm süreci başlayacağına dair en küçük bir emare veya bilgi de yok" demesine rağmen geçen gün Adalet Bakanlığı'na, Öcalan ile görüşme yapma isteğini içeren bir dilekçe verdiğini söylemiştir. İmralı’da Öcalan ile görüşme isteğini ise bir siyasetçi sorumluluğu içinde "çatışmaların önüne geçebilmek amacıyla" böyle bir inisiyatif aldığını açıklamıştır. 

Demirtaş bir "siyasetçi kimliği" ile çağrıyı yapmıştır. Bizzat Öcalan ile video yolu ile görüşmeyi Adalet Bakanlığından talep etmiştir. 

Öcalan'a uygulanan “tecride" son verilmesi için "Asrın Hukuk Bürosu" dururken Demirtaş’ın bir "avukat kimliği" ile böyle çağrıyı yapması inandırıcı gelmiyor. 

Demirtaş’ın Öcalan ile görüşme talebi insan haklarını savunmayı aşan tamamen siyasal içerikli bir taleptir. Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan, Demirtaş’ın Öcalan ile görüşmek istemesinin "seçim sürecinde seçime gidilirken politik olarak bir yerlere tekabül etmesi mümkün olabilir" diyor. Bu tür taleplerin (iki siyasi hükümlünün görüşmesi) Türk Ceza Muhakemesi kanunda mümkün olmayacağını söylüyor.

Diyalog ve müzakere zeminin kalmadığı bir ortamda Demirtaş'ın bunu bilmesine rağmen Öcalan ile neyi ve hangi konuyu görüşmek istiyor? 

Demirtaş’ın PKK'nin silahları bırakması ile "savaşın" biteceğini biliyor. PKK'ye silahları bıraktırmak için Öcalan'a ihtiyaç duyuyor. Öyle bir çağrıyı kendisi tek başına yapmak istemiyor. Demirtaş PKK'nin başı ve Öcalan'ın rakibi gibi algılanır diye buna yanaşmıyor.  

Demirtaş’ın Öcalan ile görüşme talebi PKK'nin silahları bırakma konusu için çoklu yapının bir "iç müzakeresi" değilse, başka ne olabilir? 

Öcalan'dan PKK'ye silah bıraktırmak isteğinden başka Selahattin'in Öcalan'a söyleyeceği başka ne söz olabilir?. 

PKK'nin silah bırakma çağrısının zamanlaması önemlidir. 

Bir tarafta Selahattin Demirtaş ve HDP, öte tarafta Öcalan, diğer taraftan PKK silahların ne zaman bırakılması çağrısının yapılacağı konusunda farklı düşünüyorlar. 

Öcalan, AKP ve MHP iktidarı döneminde PKK'ye silahları bırakma ya da silahlı mücadeleyi durdurma çağrısı yapabilir mi? 

Demirtaş öyle bir dönemde bunu Öcalan'dan isteyebilir mi?

Öcalan eğer PKK'ye seçim süreci boyunca silahlı mücadeleyi durdurma çağrısını yaparsa bunun büyük yankılarının olacağını sanmıyorum. Devlet sınır ötesi PKK'ye operasyonlarına devam edecektir. 

Öcalan, ikili oynayıp hem iktidar hem muhalefete önce PKK'ye şimdilik silahlı mücadeleyi durdurma ve sonrasından muhalefetin iktidar olduğu bir dönemde de PKK'ye silahları bırakma çağrısını yaparsa o zaman belki PKK için bir "başarı hikayesini" yakalamış olur. PKK'nin Kandil kadrosu da o zaman "AKP +MHP faşist rejimi yıktık" deyip silahlı mücadelenin şartları kalmadığı ve mücadeleyi sonlandırdıklarını ilan ederler.

Önceki ve Sonraki Yazılar