Yaşar Abdulselamoğlu: Jenosid Konuşmaları
.
Yaşar Abdulselamoğlu: Jenosid Konuşmaları
Yüzlerce Kürt Aydını, siyasetçisi, toplum adamı Ermeni Jenosidi’ni konuşuyor. Kuşkusuz, ABD’nin Ermeni Soykırımı’nı tanımasını haklı olarak büyük bir adım olarak görüyorlar.
Ancak, konuşmaların ağırlığı Kürtler için pek rasyonel olmayan bir enerji ve zaman öldürme içinde cereyan ediyor.
Kürtler gibi Tarihsel Jenosid Sürecini Ermeni Soykırımı öncesi, dönemi ve sonrasında yaşamaya devam edenler olarak nasıl konuşmalı, nasıl konuşuluyor?
Şu üç şekilde toplayabiliriz:
1. Kürtler Kurdistan’daki Gayri-müslim halkların yokedilmelerine katıldılar katılmadılar tartışmasına tutulmaları;
2. Diğerinin acısında kendisini unutan bir digergamlık;
3. Ermeni Diasporası ve diplomasisinin uluslararası ilişkilerdeki başarısında Kürt Etnik Soykırımı üzerine düşünmek.
Bugün, küçük bir Sosyal test yaptım, bazı yabancı dostlarımla;
“Başkan Biden Ermeni Jenosidi’ni resmen tanıdı, ne düşünüyorsun?”
Cevaplar şaşırtıcı ölçüde birbirine benziyordu ve ULUSAL REFLEKS denilen şey için öğretici idi;
Bulgar, dilerim sonraki adım Bulgar katliamının kabulü olur; yunan, yetmez, rum katliamı da kabul edilmelidir, Ege’de, Kıbrıs’ta; Süryani, esas katliam hala kabul edilmedi; bizim etnik temizliğimizi de kabul etmeliler.
Mira Rojkan’a sormadım; ama o sayfasında şunları yazmış;
“Doğru yönde atılacak bir sonraki adım, Türkiye'deki Kürtlere yönelik sayısız "katliam" ı ve Irak'taki Anfal Kampanyasını tanımak olacaktır. Aynı etnik gruptan on binlerce sivili öldüren sıradan bir katliam değil, soykırım şeklinde bir etnik temizliktir.”
Kürt Reflkesi Ermeni Soykırımı tartışmalarında herhal ilk iki şıkta ceyran etti.
Ermenilerin Soykırımı gününde kendi sorunumuzu “yarıştırmayalım” etik tavrından mı dersiniz?
Ben de bu gerekçeyle izah etmek isterdim, ama görünen o ki, asıl sebep bu ahlaki maksim değildir. Zira, Kürtler Günümüzün devam eden en büyük ve tarihe yayılmış kendi Soykırımlarında, 24 Nisan günleri dışında da, pek oralı değiller.
En büyük felaket o ki, Kürtlerin Tarihsel Soykırımı Projesi, sadece Dünya için değil, Kürtlerin kendisi için de SIRADANLAŞTIRILMIŞTIR.
Sıradanmışlık, farkında olmayış değildir, farkında olunmasına rağmen, Uluslararası hukuku ve ilişkileri rasyonel bir şekilde sorunsallaştırmamakla ilgilidir.
Kürtler, 200 yıla yayılan ve bugün devam etmekte olan Kürt Soykırımı’nı Dünyaya anlatmakta rasyonel bir konsepte sahip değiller.
Osmanlı Türkleri tarafından ilk Jenosid Kürtlere yönelik olarak başladı. Osmanlı’nın idari ve askeri merkezileşmesi ve Tanzimat reformaları adı altında Kurdistan’da en az sekiz büyük Kürt Emirliği bir kaç on yıl içinde ortadan kaldırıldı. Kürt Emirliklerinin ortadan kaldırılması büyük Kürt Katliamları eşliğinde başarıldı. Osmanlılar bu katliamlar için İngiliz, Fransız ve Almanların askeri uzmanlarından yararlandılar.
Ermeni Soykırımı’nı anlattığımda hep şunu öne sürdük haklı olarak; bugün sizler buradasınız, onlar yok! Başka da bir ispata gerek yok Soykırımları için.
Peki, bu argüman Kürtler için de geçerli değil mi?
Hani, Kürtlük, hani o Kürtler? Nerede Baban, nerede Botan, nerede Soran, nerede Rojkan, nerede Hakkari, nerede Müks Emirlikleri?
25 milyonunun yarısından fazlası kendi dilinde konuşamıyor.
Türkleştirilmiş bir Kürtlük, soykırıma uğratılmış bir Kürtlüktür.
Daha dün Türk Cumhurbaşkanı, gene “Köklerini temizleyeceğiz!” dedi. Tam 200 yıldır Türk idareleri Kürtlerin “Kökünü Temizliyor” ve bunu inkar etmeden ve bütün Dünya ve Kürtler önünde açıkça söylüyorlar. Kürtlerin kökünü temizleme projesinin günümüzdeki sözcüsü durumundaki Türk siyasetçisi, Efrin Etnik Temizlemesi operasyonu sırasında günlük hava durumu okuyan bir sunucu gibi, günlük Kürt genci öldürmeleri raporlarını okuyordu.
Ermeni Jenosidi zamanında, Kurdistan’dan 700 bin Kürt yerlerinden sürülerek ölüme gönderildiler.
Koçgiri, 1925 Katliamı, Zilan, Dersim katliamlarında onbinlerce Kürt, salt Kürt oldukları için, Kürtler Türk olmuyorlarsa, ölmelidirler projesi doğrultusunda katledildiler.
Kürt Jenosidi tarihsel bir süreç olarak günümüzde en yoğun ve bütün Dünyanın gözü önünde devam eden bir 21. Yüzyıl Jenosidi’dir aynı zamanda. Afrin’de, Metinan’da, Şengal’de, Şino’da, Sur Diyarbakır, Qobane’de, Kerkük’de Kürt katliamları devam etmektedir. Enfal ve Halepçe, Şengal için “ispat sorunu” da yok.
Ermeni Jenosidi’ne katıldık mı katılmadık mı tartışmasından daha anlamlı tartışma şudur; bugün devam eden Kürt Jenosidi karşısında biz Kürtlerin dahi sıradan normalleştirmesi olarak adlandırabileceğimiz bir Kürt Jenosidi’ne ortak oluş söz konusudur.
Dünyada bizim kendi jenosidimizi rutinleştirmemiz karşısında katliama ortak olunduğunun farkında bile değil.
Sıradanlaştırılmış Jenosid “farkına varmadan” herkesi soykırımına ortak eder.
Ermeni Soykırımı’nı Tanımak Kürtlerin Günümüzde devam eden Soykırımı’nı sıradanlaştırmadan çıkarmaya, Kürt Soykırımı Projesini durdurmaya yönelik bir politikaya yönelmelidir.
Türk Devleti neden bu ölçüde Ermeni Jenosidi'ni bugün inkar etmeye devam ediyor,; bu sorunun cevabı hala Jenosidci bir devlet olması ile açıklanabilir. Bu inkar Dünyaya açık bir şekilde bugün göstermelidir ki, Türk devleti Soykırımcı olmada ısrarcıdır. İnkar bu ısrarın işaretidir. Bunun öncelikle anlaşılması gerekiyor.
Bunun için Kürt Diyasporası ve diplomasisinin Ermeniler ve Yahudilerden öğrenecekleri var.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.