Yeni kabine; Mustafa Kemal'in yetkilerini dahi aşan ve Cumhuriyet hükümetlerinin hiç birine bezemeyen tek kişi tarafından devleti de kabineyi de yöneten Erdoğancı, yeni bir devlet sistemidir.

Hiçbir demokratik ülkede; askeri alanda, asteğmenden generale kadar, emniyet, hakimler-savcılar ve tüm kamu personellerinin terfi ve ücretlerinin Cumhurbaşkanı tarafından belirlediği görülmemiştir.

Bu kabinde hiçbir bakanın personelini atma ve terfi ettirme yetkisi yoktur. Bakanlar sadece idari, teknik, sağlık ve eğitim alanlarında bürokratik görevlerini yürütecekler. Diyanet işlerinde cami yapma/açma bile Cumhurbaşkanının iznine bağlı olacaktır.

Yine, başkanlık onayıyla öğrenci yurtları, okullar, gençlik merkezleri/kampları, cezaevleri, hastaneler ve kamu kurumlarında din hizmeti verilecek.

Bu şu anlama geliyor; dini-manevi konularda nasıl ibadet edileceği dahi başkanlık tarafından belirlenecektir.

Böylesi bir Cumhurbaşkanın seçilmesi ve olağanüstü yetkilerle donatılması MHP ve Bahçeli'nin katkıları ile olduğu için, Kürt sorunu rafa kaldırıp, değişmeden, yeniden seçilen Eski İçişleri Bakanı vasıtasıyla PKK ile mücadele bahanesiyle baskı, yıldırma sindirme giderek ve artarak daha da kendini gösterecektir.

 HDP'nin Meclis dışına çıkarılması ve içeri alınmaları CHP'nin katkıları ile olmuştur.

CHP Güney Kürdistan'ın bağımsızlığını ve PKK'yi  bahane edip devletin bekası için hep AKP'nin yanında yer almıştır.

Kısacası Cumhurbaşkanın kafasında ne var ne yok önümüzdeki süreçte daha net görülecektir.

Sabah gazetesi Ankara Temsilcisi Okan Müderrisoğlu, Erdoğan'ın çözüm süreci kapısını şimdilik kapalı tuttuğunu, OHAL'i kaldırırken ise yerine "terörle mücadelede geniş soruşturma ve kovuşturma yetkisi" düzenlemesi yapılacağını söyledi. Bu demektir ki bu sistem bir süre böyle devam edecektir.

Ancak bilinen o ki, dünya ve bölgemiz değişiyor, bu düzenin böyle baskılarla devam etmeyeceği önümüzdeki süreçte görülecektir.

Diğer yandan önemli bir açıklama da, yeni sistem ve yeni kabine ile ilgili Kürdistani Partilerin (Kürdistan Demokratlar Platformu (KDP), Azadi Hareketi, Kürdistan Özgürlük Partisi (PAK), Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK) ve Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi (PDK-T)) yetkilileri, bu kabinenin umut vermedikleri açıklamalarında  bulundular.

Buna kanı; bu kabinenin ABD yanlısı olup örneğin Genelkurmay'ın Milli Savunma Bakanlığı'na bağlanması ve son zamanlarda Türkiye'nin eskisi gibi İran ve Rusya'ya yakın olmadığı yönündedir. Bu çok doğru bir tespittir zaten bakanların yönü de genellikle ABD'den yanadır.

Bu zor koşuların devam etmemesi ve engellenmesinin tek yolu; başta Kürt halkının ulusal birliği ve güçleri ile Kürt halkının ulusal demokratik haklarından yana olan devrimci, demokratik güçlerdir.