Yerel Seçimler Yaklaşırken
Yerel seçimler yaklaşırken yeniden siyaset ısınmaya başladı ve siyasi partiler adaylarını belirlemeye başladılar. Bir taraftan da ittifaklar konuşulmaya, oluşmaya başladı. Şurası açık ki genel seçimlerde olduğu gibi yerel seçimlerde de Kürtler şeytanlaştırılarak iktidardan uzak tutuldukları gibi yerel yönetimlerde de iktidardan uzak tutulmaya çalışılmaktadır. Hatta bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan beğenmedikleri aday seçilirse seçileni görevden alıp kayyum atayacaklarını acık acık söylüyor. Hem de kayyumların önünü açmak için YSK onayını alarak seçimlerde aday olanlar seçilse de görevden alırım diyor ve şimdiden kayyumlara davetiye çıkarıyor.
Tabii bunu Kürdistan illeri için söylüyor. Yoksa başka illerde istifaya davet ettikleri AKP’li belediye başkanlarına kayyum atamadılar normal süreç işletildi, belediye meclisi içinden kişiler seçtirildi. Bizde ise anormal süreç işletildi.Tabi bunun anlamı açık: "Siz kendi kendinizi yönetemezsiniz, kendi adınıza siyaset yapamazsınız, iradenize de müdahale ederiz, normalin dışına çıkarız."
Gelinen bu noktada Kürdistan’lıların kendi kendilerini, kendi siyasi partileri aracılığı ile yönetmelerine, birileri izin vermiyor. Öyle olmazsa siyasi partiler yasasındaki 41 ilde örgütlenme şartı kaldırılır. %10 Barajı kaldırılır. Bölge partisi olmanın önü açılır. Milletvekilli Yemini değiştirilir. Daha demokratik bir ortam oluşturularak siyasi rekabet daha doğru bir zemine oturtulur. Ama öyle görülüyor ki bunlar bir süre daha gerçekleşmeyecek. Devlet herkesin kendisi olması konusunda hakem olmak yerine kendisi ideoloji üretip topluma dayatacak. Ortadoğu’daki gelişmeleri de fırsat bilerek "Büyük Kürdistan kuruluyor" fobisi yaratarak siyaseti ve giderek toplumu dizayn etmeye çalışıyor.
Bu koşullarda yeni bir yerel seçimlerle karşı karşıyayız. Kürdistanlılara Türkiye partilerine oy verme dayatılıyor ve sahada kendilerini Türkiye partisi olarak tanımlayanlar var.Bu yetmezmiş gibi YSK onayından geçen herhangi bir aday kazansa bile kayyum atanabileceği C.B'nı tarafından dile getiriliyor. Bu durumda Kürdistanlıların önünde bağımsız adayların dışında başka bir seçenek kalmıyor. Bunların da seçilseler bile görevden alınmayacaklarına dair hiçbir güvence yok. Bu kadar kısıtlanmış bir zeminde siyaset yapmak kolay değil.
Bu seçim yasası ile demokratik standartları yakalamak mümkün değil. Belediye başkanı bilindiği gibi tek turlu bir seçim sistemi ile seçiliyor. Yani en çok oyu alan belediye başkanı oluyor. Bu oy %25 de olabilir. %30 da olabilir. % 50 de olabilir. Bu oranlarla belediye başkanı seçilen biri, kenti ne kadar temsil edebilir. Beldenin ezici çoğunluğunun oyunu alacak şekilde düzenlemeden, seçim yasalarını düzenlemeden, demokratik standartları yakalamak mümkün gözükmüyor.
Demokratik bir belediye meclislerinin oluşması şart.Bunun için her il ve ilçe halkın en geniş katılımını sağlayacak her dilden her dinden her meslek gurubundan, gençlerden,kadınlardan, STK’lardan, kanaat önderlerinden, siyasi partilerden oluşabilecek en geniş kesimi kucaklayan İl meclisi olmalı. Kimseyi dışlamayan herkesin kolaylıkla kendini orada gördüğü, oy verebileceği onay verebileceği bir meclis. Elbette ki homojen bir guruptan oluşmamalı toplumun renkliliğine ve çeşitliliğine uygun olmalı ki daha geniş bir kitle ile kucaklansın ki kimse iradesine müdahale etmeye kalkmasın.
Belediye başkanları bu renkliliği sağlayacak, koruyacak alınacak kararlardan toplumun çıkarlarını önceleyecek, kentlerin geleceğini ranta feda etmeyecek, proje oluşturmada uzmanlardan yardım alacak,yereldeki STK‘ları kararlara ortak edebilecek, en geniş katılımı sağlayacak kişilik ve olgunlukta olmalı. Başkanı olduğu beldeyi çevre ilçeleri ve köyleri ile birlikte bütüncül olarak düşünmeli.kKalkınmayı bütün çevreye yaymalı.
Bugün böylesi bir seçim ve yönetim için ve özellikle Kürtler için sözünü ettiğim standartlar, neredeyse hayal gibi. Devlet, bütün bunların önünü kesecek her ‘tedbiri’ almış; belediyeyi kazansanız bile, devam etmemeniz için, kendi milli demokratik kimliğinizle bir belediyecilik yönetimi gerçekleştirmemeniz için her türlü adımı atmaya hazır. Ama yine de kendimizi yönetmek istediğimizi, ne devletin kayyumlarına, ne de hendek siyasetine boyun eğmeyeceğimizi, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na uygun bir yerel yönetimler anlayışıyla haykırmanın bir yolu vardır: O da bağımsız adaylarla sahaya çıkmaktır.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.