Yusuf Kaynak İç Anadolu Kürtlerini Yazdı: Gelin Çıkarmak (Bûk Derxistin)
Çeyizi her iki aile sözleşir beraber şehre gider satın alırlardı. Masrafı başlık parasından oğlan babası verirdi, parası yoksa borç eder ya da malını mülkünü satar ve oğluna ev eşyası alırdı.
Yusuf Kaynak İç Anadolu Kürtlerini Yazdı: Gelin Çıkarmak (Bûk Derxistin)
Gelin çıkarmak (Bûk derxistin) Anadolu Kürdleri özellikle de Xalikan Kürdleri zaman içerisinde çeşitli gelenekleri oluşturmuşlar. Xalikan'in tarihi ne kadar eskilere dayanıyorsa gelenekleri arasında gelin çıkarma adetleri de o kadar eskilere dayanır. Xalikanlıların büyüklerinin anlatımlarına göre bu ovaya geldiklerinde buralar tamamen bom boşmuş oturan yokmuş; bu köyde ve civar da oturanların çoğunluğu sonradan gelen Koçerlerdir hayvanları ile birlikte Çukurova’dan çıkıp gelen birkaç ailenin buraya yerleşmesi ile başlıyor.
Konumuz köyün nerelerden buraya gelip yerleşme tarihi değil, konu gelen aşiretler beraberinde gelenek ve göreneklerini de getirmişler mi yoksa bu adetleri sonradan buralarda kendileri mi geliştirmişler, ya da geldikleri yerlere bağlı kalarak ve bu yörelerde de diğer aşiretlere mi karıştılar konumları belirsiz olduğu için araştırılmalı. Xalikanlıların tarihleri bu yörede iki yüz yıl var ya yok tarihi kesin bilmemekle beraber buraya sonraları dışarıdan gelip yerleştikleri rivayet edilir, kesin bir tarihi var mı, mümkündür ama araştırılmalı Osmanlı belgeleri incelenerek işe başlamalı Konyaya gelen Kürdlerin tarihlerin izleri Osmanlı defterlerinde ve şecereleri de tek tek araştırılırsa gün ışığına çıkarılabilinir. Bunun için de gerekli çalışmalar yapılmalıdır. Bûk derxistin gelin çıkarma âdeti Cihanbeyli Kürdlerin geçmişlerinin bilinmesinde özellikle önemli yeri olacaktır. Bûk derxistin gelin çıkarma bütün milletler arasında adattır, fakat eskiden beri her kavim, aşiret esas olarak kendi kültürlerine ve yörenin adetlerine göre şenlikler düzenler.
Konumuz tarihi bir araştırma değil ama sıradan bir yazı bile Xelikanlılar ile dünyanın dört bir yanında dağınık yaşayan Kürdler arasında farklılıkları göz önüne getirmek ve Anadolu Kürdleri arasında da geleneklerin ayni mi, ayrı mı yoksa benzer mi konusunu biraz bilinmesini gelecek nesillere anlatılması önemlidir. Onun için başta söyleyelim bahsedeceğimiz bûk derxistin gelin çıkarma âdeti bu son zamanlara kadar da yani 1980'lere kadar canlı yaşayan bir adet hem de zevkle devam eden bir gelenekten bahsediyoruz. Daha sonra Anadolu Kürdlerin kültürü de Avrupa'ya başlayan insan göçüyle beraber tehlikeler ile karşı karşıya kaldı, köylülüğün tükenmesi ile adetlerde de zayıflama başladı, eski geleneksel yaşam da duruma uğradı, yüzyılların eskittiği yaşamla beraber geleneklerde yok olmaya yüz tuttu, yani çok eskiler değil yirminci yüzyılın değişimleridir. Yirmi birinci yüzyıl ise beraberinde bir başka felaketi getirdi davet şenlikleri tamamen salon masalarının arasına sıkıştırdı, bir video kameramanın ellerine bıraktı.
Bu modern zamanların tehlikeleri beraberinde davet ve şenlikleri kasete alma imkânları da sunuyor. Bûk derxistin gelin çıkarma bir erkek ile bir kadının ortak bir yaşam işin bir kadını bir erkeğe gelin götürme veya bir gelini damada davul zurna eşliğinde götürülmesidir; bahsetmek istediğim davet budur. Bûk derxistin'dan önce nişan olur onu da geçen yazımızda anlatmıştık. Her dest raysan nişan için nasıl şenlik şart değil ise her gelin çıkarma için de şenlik şart değil, kimin ne kadar ekonomik ve ailesel gücü varsa oğluna imkânları el verdiği kadar gelin çıkarma yani düğün merasimi yapardı. Nişanda olduğu gibi düğün şenlikleri de şartlara göre zamanın akışı ile beraber değişime uğramış. Eski gelin davetleri düğünler artık hayal oluyor geçmiş kültürel değerlere ait oluyorlar. Eğer onları unutmak istemiyorsak hatırlamak istiyorsak yazıp belgeleyerek tarih sayfalarına kültürel geçmişle beraber saklayıp arşivlemek, kitaplaştırmak lazım, onun için bu yazı önemli, eğer böyle yapmazsak, bu çeşit evlilik davetleri şenlikleri bir kültür sayfası eksilir gider, onun için devir bize görev olarak bunları yazıp arşivlere mal etmek kendi kültür raflarına dizmektir ailesel ve ulusal/halksal hafızalara işlenmeli ki unutulmasın kaybolup gitmesin.
Ulusal bellekler oluşturulmalı yarınlar için çok önemli konu. Geçen makalede dest raysan yani nişan ve nişan şenliğinden bahsetmiştik. Nişan yani dest raysan' dan kaç yıl ve ay geçtikten sonra sıra bûk derxistin yani gelin çıkarmaya gelirdi. Bûk derxistin'den önce erkek evi yani damat ailesi ve ileri gelenler qalın kesmeye giderler, bu adet ve örfler yeni nesil için şaka veya komik gibi gelebilir fakat gerçek 30 - 40 yıl önceye kadar Anadolu Kürdlerin evlilik adetleri böyle idi, son zamanlara kadar da yer yer devam ediyordu, çoğunlukla bu gelenekler artık yavaş yavaş kalkıyor, tamamıyla kalkmak üzeredirler. Örneğin başlık parası: damadın babası akraba ve köyün tanınan ileri gelenleriyle tabi daha önce kız evine yani gelinin ailesine başlık kesme için geleceklerini bildirirler, hatta bir dönem önceye kadar qalın vardı, yani bir miktar biçilirdi, bu değer zamanında mal olurdu yani koyun, kuzu, keçi olurdu, daha eskilerde deve bile olurdu, biz yeni nesiller o günleri bilmeyiz çünkü elimizde ne belgeler ne arşivler ne de yazılı belgeler var, onun için kolay değil her şeyi söylemeye, bildiğimiz devirlerde ve zamanlarda öğrendiğimizde para da mal da qalın yerine verilirdi. Qalın bir fiyat bir değer olarak istenirdi, qalın kesmeye giden misafirlerde büyüklerden ileri gelen ailelerden oluşurdu, onlar olmasa fazla qalın biçilirdi, bu yaşlılar bunun için gider devreye girerler bir uzlaşıyı sağlarlardı. Bu aracılar önceden konunun uzmanlarıdırlar, onlar her iki tarafı tanır, hem evlenmek isteyen erkek tarafı hem kız tarafı daha doğrusu her iki tarafında maddi durumlarını bilirlerdi, onun için vicdanlı konuşurlardı, her iki tarafı da memnun ederlerdi. Adı qalın ama sadece oğlan babasının kız babasına para vermesi değildir, yani öyle olsa gerçekten kızlar satılır ama aslında gerçeği öyle değildir, damat babasından alınan kız babasına verilen para, eğer kız babası fakir değilse ya da aralarında düşmanlık (kız kaçırma) yoksa o paradan bir kuruş harcamaz, kızına damadına ve ikisinin evini döşerler ne tür eksikleri ve ihtiyaçları varsa giderilirdi.
Qalın ne kadar olurdu o da devir ve zamana göre miktarı değişirdi, sabit bir miktarı olmazdı, kim ne isterdi kim ne verirdi kendi aralarında hal ederlerdi, kız babasına en son söz verilirdi, qalın biçmek onun rızasına göre gerçekleşirdi, muhakkak ortası bulunurdu, bir aşağı bir yukarı bir rakam da durulurdu. Artık para olurdu mal olurdu altın olurdu (bazen berdel olurdu) hatta bazen senet olurdu; altınlar, gümüşler konuşulurdu, evin döşenmesi, gelin çeyizi ve giyimi kuşamı, ta ki yatak ve yorgana kadar konuşulurdu. El ele verilir ne gerekse eksik varsa listeye konulur şehre gidilir alınır, getirilir kızın baba evine geçici olarak bırakılır, zaten yatak döşek hep erkek tarafının hakkıydı, kız yani bûk tarafı sadece altınlara, mücevherlere müdahil olurdu kız annesi de muhakkak altın set bilezik, beşibirlik, cumhuriyet, reşadî altınları kızına isterdi. Anneannelik hakkı olarak listeye bir şeyler eklerdi, kimse de hatırını kırmazdı. Qalın yani başlık kesmeden sonra kız evi başlık biçme için gelen misafirlere daha önce hazırlanan kahveleri ikram eder son olarak uzlaşıdan sonra misafirleri uğurlamak için onlara teşekkür eder, gönülleri hoş etmek için neler neler satın alırlardı: lokum biskivü ve meyveler, çerezler büyük tepsilere evde ne tatlı varsa ne kadar erkek varsa o kadar sofralar hazırlar getirirlerdi. Tatlılar yenir ve sıcak bir sohbetten sonra söz birliği ederce ve nişana giden elçiler gibi anlaşırlardı. Her iki taraf memnun kaldıktan sözler bir olunduktan gönüller hoş olur herkes birbirinden hatır ister ayrılırlardı. Tepsilerde kalan lokum ve bisküvilerden çocuklarına torunlarına götürmek için ceplerini doldurur evinin yolunu tutarlardı. Artık şimdi çeyiz alma heyecanı her iki tarafta da sıkıntısı başlardı. Her iki tarafta haberdar oluyordu ne alınacak kaç yatak döşek takım olarak damat tarafı hazırlardı, her bir döşek on beş yirmi kilo yıkanmış yünden, yorgan da öyle beş on kilo kadar yıkanmış yünden yapılırdı.
Düğünden bir yıl önceden damat tarafında bir telaş başlardı bu yatak takımları hazırlamak için beş altı yatak takımı eder yüz kilo yıkanmış yün, bu her kadının harcı değildi tek başına takımları yapsın o ev hanımların işidir; kendilerini gelin çıkarma gününe evin önüne sereceği sergiye hazırlık yapıyor, zevkli bir showa hazırlık yapıyor gibi oğlunun yatak sergisini aleme göstermekle, rengârenk süslemelerini ne tür kumaşlar beğenmiş, onları halkın bahsedeceği ve damat annesinin yaptıklarını hısımları kız annesinin yani gelin annesinin damadı ile başı dik olsun öğünsünler diye. O gün davet ve davul, zurna eşliğinde bütün tanıdık ve akrabalar hazır bulunur, görsünler gelinleri için ne çeyizler almışlar. Kız annesi de kızın çeyizini kaç senedir hazırlamış, kızına varsa yoksa oda döşeyecek kadar yastık ve bir de misafir odası için elle örülmüş halı ya da Isparta veya Sille halısı satın alıp getirir sergi gününde numune olarak dışarıya sergiler yani asarlar, gelin çıkarmaya gelen davetli halk onları da görsün diyedir.
Çeyizi her iki aile sözleşir beraber şehre gider satın alırlardı. Masrafı başlık parasından oğlan babası verirdi, parası yoksa borç eder ya da malını mülkünü satar ve oğluna ev eşyası alırdı. Almasaydı gelin baba evinde kalırdı, halk arasında işsiz güçsüz berduşa adı çıkardı bir gelini çıkaramadı halk arasında alay konusu olurdu gelin getirmemek çok ayıp utanılacak bir durum damat babası için. Ne mal olursa olsun gelin mutlaka getirilmeli bu şeref erkek babasına ait. Bajarê bûkê gelin çeyizi için şehre gidilir bir evi döşemek için ne gerekiyorsa satın alınıp getirilir. Şehirden alıp getirilen bajarê bûkê gelin çeyizi damat evine yerleştirilir kız tarafı da kendilerine ait olanı evlerine götürürdü, artık bûk derxistin'nın yani gelin çıkarmanın son günleri eli kulağındaydı. Her iki tarafta yedi elle hazırlıklarına başlamıştır, her iki tarafta akrabalar arasında ne gerekli ise ne eksikse birbirlerini haberdar ederlerdi böylece hazırlıklar hangi merhalededir birbirlerini uyarırlardı. Artık davet günü bûk derxistin gelin çıkarma zamanı yaklaşmıştır. Akrabalar günlerini belirleyip hazırlıkları tamamlamış, kesilecek kuzular ve koç belirlenmiş hem de ne zamandandır hazır besilidir. Bûk derxistin gelin çıkarma pazartesi ve salı günlere denk getirilmezdi, yaygın kanıya göre o günler uğursuzdu. Özellikle çarşamba perşembe seçilirdi üç gün üç gece devam edecektir, cumartesi ya da pazara bûk derxistin gelin çıkarma şenlikle bitmesi istenirdi. Bitiş ile birlikte büyük kaos oluşurdu, yüzlerce insan davet edilir o da kolay bir şey değildir. Davet gününü özellikle erkek tarafı belirlerdi, çünkü her şenlik erkek evinde başlardı: erkek evinde düğün bayrağı asılırdı (Türk bayrağı) ki halk bilsin o evde davet var düğün var tanıdık, dost akraba duysun davete, şenliğe gelsin. Bayrak asma ile düğün yemeği indirilir ve düğün evinin tebrikleri yemek ile o gün başlardı.
Akraba ve tanıdıkları hem düğün sahibini tebrik etmeye hem de yardım etmeye gelirlerdi. İleri gelenleri öz akrabaları birer koyun, kuzu veya keçi ya da oğlak getirip düğün sahibine yardım ve bağış olarak verirlerdi. Bazı insanlarda düğün davetine destek olmak için misafirleri ağırlamaya gerekli çay, şeker ve tütün gibi ürünleri vererek katkıda bulunurlardı. Düğün daveti damadın babasının isteği, gönlüne göre evlerin önünde devam eder bazen üç gün olurdu eski zamanlarda ise bazen yedi gün sürerdi. Bu iki veya üç gün damadın evin önünde mahşer kadar insan toplanır, sabahtan akşam karanlığı çökünceye kadar oynarlar, kadın erkek dizi dizi el ele girerek govend çekerlerdi. Köyün kızları ve gençleri halaya durur bazen gönül tutarlardı, bazen de o mahşer kalabalığın için de kızlar âşıkları ile kaçarlardı. Bu kız kaçırma meselesi bi başka tür yazının konusudur. İki veya üç gün arka arkaya o kadar yemek sofrası indirilir ve sofra kaldırılır ve getirmelerden sonra artık bûk derxistin gelin çıkarma günü yaklaşırdı. Bûk derxistin gelin çıkarmadan bir gün önce kınaya gidilirdi. Damat ailesi akrabalarını, yakın tanıdıklarını özellikle ailenin kadınları haber yollardı, bir gün sonrada cemaati ile davul, zurna eşliğinde kınaya giderler, mala bûke yani gelin evini ve çeyizini hayırlı olsuna, kız evi gerektiğinde bir gün önceden kurban keser gelen misafirlerin sayısına göre sofraları hazırlardı.
Önceden gidenler at arabası ile gidilirdi, sonraları arabalarla gidilir oldu, bir gün önceden kimler ne hediye getirdiyse beraberinde götürür gelin kızın çeyizine katar katkıda bulunurdu. Birkaç saat gelin kızın babasının evin önünde tekrar govende durulurdu, bu da çok eski bir adettendir, sonra kamçıya girme evresi ile govend heyecanın doruğuna ulaşılırdı, zaman erkek zamanıydı, erkek olan kendini kamçı da deniyordu, qamçı yün iplerinden kamçı haline getirilmiş özel şekillerle hazırlanmış iki iple, iki kişi qamçiya girer oynardı, bir nevi ipli dövüştü daha çok baldır ve kalçalara vurulurdu, acemiler acıya dayanmazdı bazen artistik hareketleri de olurdu, eskilerde Xalîkan düğünleri sonbahar, kış aylarında olurdu, açıkta damat adayın evin önünde qamçıya giren bazen üstünde pardösü ceket ne varsa atar, kendisi hafif olsun ki iyi vursun, her iki dövüşçünün elinde örülmüş birer ip, birbirlerine vurdukça akrabalar yardıma koşar elinden alır rakibi dövmeye başlardı, bazen ayak oyunu ile birbirine çelme takar diğerini düşürmeye çalışırdı, hilesi hurdası çoktu ipi eline dolar karşıdakinin boynuna atar bazen şapkasını uçurur keli varsa görünsün birazda maskaralık olsun, millet gülsün, en hoş tarafı da bu şike kısımları idi.
Döğüşçüler bir gün önceden düğünde qamçıya girecekse düğün akrabaların ise iyi kurnaz bir oyuncu ise baldırlara kalçalara vurulacak yerlere havlu bağlar kimselere çaktırmadan, karşıdakine vurdukça o acısın kendisi acımasın, işte bu dövüşün başka bir hilesi oyuncu kurnazlığı idi. Birbirlerine düşman gibi girerler zayıf tarafa güçlüler hep yardıma koşarlar elinden ipi alırlar diğerine rakip olur öcünü almaya çalışırdı. Oyun kuralsızdır ama özellikleri oyun çıplak elle değil özel hazırlanmış iple oynanır, seyreden hemen kavrar, akraba ve kalabalık aileye kimse bulaşmazdı, bu qamçı işinde mertliği yayılan bir sürü yiğit vardı. Qamcı dövüşünde heyecan dorukta olurdu halk kadın erkek, çoluk çocukta seyirci olurdu, yuvarlak daire şeklinde mübarek sanki Amerikan güreş dövüşünü seyrederdi, bazen alkışta kopardı, kimse kimseye öcünü bırakmaz bazen öç almak başka bahara da kalabilirdi. Kına bir başka keyifle biter, davul zurna eşliğinde yolda çala çala davet evine dönülürdü. Bûk derxistin gelin çıkarma son gününde sabah erkenden zurnaci gelin havasını çalar Xalikanlılar davet evinin önünde toplanırlar. Artık son fasıla girildi evin gençleri ve kızları ve komşu genç kızlar kendilerini süslerlerdi, sevdalılar da kendilerini süsler gelin arabası ile gitmek için önceden hazırlık yaparlardı, gelin evi oldukça telaşlı akşamdan hazırlık içindeler, kız tarafının hiç niyeti yok gönül rızası ile kızları evden ayrılsın yabancı yad olsun, artık son dakikalardır, kız evinde matemdir yastır, damat evin önü ise şenliktir, zurnacı ağır fasıla girmiş davulcu damat babasını, dayısını, amcalarının önünde davula vura vura haklı olarak bahşiş ister, Xalikanlılar son olarak qamçiya girmişler, qamçi sesleri şakırde şakırde geliyor Xalikîler olmuş iki parça toz duman içinde tak tak silah sesleri, damat evin önü festivale dönmüş, gençler şarjör üstüne şarjör boşaltıyor sanki savaş meydanı? Kimi beşli, kimi ondörtlü kimi beratta şarjörleri boşaltıyor. Artık qamçı faslı da biter gelinin bineceği araba süslenirdi, bir zamanlar at arabası ile çıkarılırdı, gelinin başı örtülüdür bir kimse görmesin, gelin kız utanmasın, onun için perde arkasına konup damat evine götürülürdü, düğün evi öğleden önce gelin çıkarma hazırlığı yapar, ileri gelenleri kafilenin önüne geçerdi davul zurna eşliğinde gelin babasına seyre gidilirdi, biraz raqs ve govend çekilir silahlar boşaltıldıktan sonra kız gelinin çeyizi ve eşyası sergilenir, dünya alem seyre gelirdi.
Xalikanlıların sıradan bir delisi sergiden yastık kaçırır damada götürür bahşiş koparmak için; kızın ne kadar çeyizi varsa sergilenir, kerpiçten evlerin, toprak örtülü damların çengellerinden, çatılarından aşağı doğru sarkıtılır bajarê bûkê gelin eşyası olarak: halılar, kilimler, yastıklar, küfeler, heybeler, battaniyeler, tomar tomar el örme çoraplar, el işleme mendiller ve işlemeli göz nuru eşyaları sergilenir daha sonra numayışı biter, çeyiz eşyası bir araba ile yada motora yüklenir damat evine götürülürdü, gelin kız artık çaresiz son olarak anne ve babasının elini öper; birisi kapıyı arkadan kilitler harçlık almak için damat babası ile pazarlığa başlar, ta ki istediğini alana kadar kapı açılmaz bûk gelin çıkmazdı, bûk göz yaşları ile anneden ve babadan ayrılırdı, onun için damat evine kadar ağlardı, anne kızın arkasında ağıtları yakar matem tutardı. Bu davette böyle bir merasim ile biterdi. Gelini damadın yeni evine götürürler damat yatsıya kadar gece geç saatlere kadar da bir arkadaşta saklanırdı. Davetin bitişinde son yemek indirilir bütün kapı komşu çağrılır ne kurbanlar kesildiyse büyük kazanlarda pişirilir, yemekler hazır ne kadar oda varsa sofraları indirilir, tüm davetliler oturup afiyetle yerler. Davetliler son olarak evi tebrik ederlerdi. O gece damadın bir arkadaşı onu geç saatlerde gerdeğe götürür koyardı. Artık millet dağılır herkes evine giderdi. Ertesi gün gelinin beraber getirdiği hediyeliklerden bazıları yakın akrabalara hediyelik olarak gönderilirdi.
Drs Yusuf Kaynak, Lahey- 10-06-2020
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.