Zerdüştilik ile Alevi-Yezidi İlişkisi, ve Güneşe Dua Üzerine Kısa Bir Deneme
.
ABDÜLKADİR KOCADAĞ
İslamiyet öncesi Kürdlerin Zerdüşti olduklarına yönelik bizzat Kürdlerce ileri sürülen görüşler mevcut. Ancak, Alevi-Yezidi-Yarsan inançlarının araştırılmadığı, hele Aleviliğin tamamen 1923 Türkiyesinin resmi ideolojik düsturlarına terkedildiği ve esasen Kürdlerin dilleriyle bağlantılarının da bizatihi Cumhuriyetçe kesildiği bir ortamda kafa karışıklığı daha da çarpıklaşarak devam etmeye mahküm görünüyor.
Cumhuriyetle birlikte icad edilen Türkçe söyleyen saz şairleri, Kürdçeden tercüme yanında fason imalat şiir ve deyişler ile inancı bir takım absürd mülahazalarla Alevisi olmayan ve hiç olmamış Orta Asya halklarıyla ilintileme gayretlerine rağmen Alevilik'in orijinal hali, , Zerdüştilikle ilintili bazı temel düsturları barındırıyor.
Dahası, aslında Zerdüştiliğin temel teolojik kuramlarının epeyi bir dışında olmakla birlikte, bizzat onunla birlikte farzedilmiş , içinde telakki edilmiş görünüyor.
Farklı, çok karmaşık bir konu ve içeriği değil kısa bir makale, bir kaç kallavi cüssede kitapla da sınırlandırılabilecek gibi değil.
Ve Kürdlerin tarihinin ana direklerinden biri de, hali hazırda Alevilik olarak adlandırılan inanç görünüyor.
Biliyoruz ki, Sasani döneminde resmi Din Zerdüştilik içersinde görülüp te, aslında bu peygamberimizin temel bazı düsturlarıyla hiç bağdaşmayan prensipleri haiz inançlar vardı.
Mesela Media'nın ( Arapların Jibal جبال ''dağlar/dağlık'' dedikleri) Kürdlerle dolu vadi ve dağlarından, Khorasan'dan, Arapların 600 yıllarında ele geçirdiklerinde yerli halka istinaden verdikleri isimle anılan şimdiki Hatay-Afrin hattındaki Jabal al Akrad جبلال أكراد yani Kürd Dağı, Klikya ile Kafkasya'nın Şirwanı ve Kapadokya'nın Avi Siwas- Halys-Kızılırmak nehrine kadar farklı coğrafya, hatta köylerde farklı yorumlarla yaşayan ama Zerdüşti telakki edilen topluluklar vardı.
Dolayısıyla tarihi gelişmeyi takip edebilmek için evvela eldeki yanlış-doğru kaynaklarla Zerdüştiliği anlamak gerekiyor.
Alevilikle muhtemel bağlantılara yönelik ön incelemede , temel farklılıklar göze çarpıyor ; mesela yeniden dirilme, cennet-cehennem, huriler ve bir çok nokta.
Öte yandan da teoloji, terminoloji ile ritüellerinde Alevilikte bazı unutulmuş, ya da orijinini tesbit te Türk ideologların devlet desteğiyle tüm akademik ve hatta sanal platformları manipüle aparatına dönüştürmeleri ve bizzat Alevilerin kafalarını bulandırmaları sebebiyle zorlanılan kavramlar bulunabilir.
Bu kısa makalenin de amacı kaynaklardan derlenmiş olanlara ışık tutabilmek, tartışmak.
Ayrıca bir de Kürdistan ismiyle Kürd tarihi başlatılması gibi yaygın bir tuhaflığa dikkat çekmeliyim.
Kürdistan daha bir millenyumluk bir kavram, oysa Kurdistan'dan da en az 1000 yıl evvel ( yani toplam 2000) Beth Kardu ülkesi vardı, şimdiki Güney Kurdistan-Hakkari-Botan toplamı gibi.
Beth Kardu'nun Beth'i, Alevilikten bildiğimiz Beyt kelimesinin Aramicesi, Süryanisi.
Kardu ise Arab'ın Kürdü'nün aslı.
İbranice-Aramice.
Bitmez, dahası var ve Kürd kavramı geçiyor.
İlk, bir notu tartışalım; Zerdüşti inancımızın kutsal kitabı Avesta'da 'liturgical- dua ve ayin' bölümü-kitapçığı Yasna da 72 rakamı ve kutsal kuşak kusti geçiyor.
Yasna'da değişik melekler, ruhlar ve kutsal varlıkların onuruna ilahiler-okunan dualar bulunuyor. Avestan lisanında 'haiti ' ya da 'ha' olan ve 72 kısımdan oluşan, 72 adet iplik-iplik telinden yapılmış kusti ya da kutsal kuşak ile sembolize edilen ve genç Zerdüştinin mabede resmi kabulünü teşkil eden unsurlardan biri ya da aslı bu.
Kusti , yani bu kutsal kuşak Yezidilerde var. Eskiden Alevilerde de olması gerekirdi. Yarsan'da da var.
Zaten ''xirqe' giyildiğinde, kusti, yani muhtemelen kuşak ta olacaktı.
Kusti Persçe'de mevcut.
Kuşak kelimesi Kürdlerde kullanılırdı, muhtemelen kusti kelimesinin Kürdi formu bu olmalı.
Ama bakmak gerekiyor.
Bir notta yazar'ın Persçe olarak Yazad'a İzad dediği geçiyor.
Yazad Pahlavi'de ''yaratılmış kutsanan varlık'' anlamında ve Avestanı ise Yazata.
Yezidi inancına yönelik bu anlamda kullanıldığına dair net bir belirleme , en azından bana göre, yok.Akla yatkın olmakla birlikte, araştırma gerektiriyor. Belli ki Kürdçe yazarlar ve siyasilerce yaygınlıkla kullanılan Ezid kelimesi buna tekabül ediyor. Ama eminim ki Kürdçesi Ezid değil, Yezid dir.
Politik , hatta dini endişelerle Yezidi söylemine itiraz ediliyor ama videolarda bile politik kaygısı olmayan sıradan insanların Yezidi/Yazidi dediklerini bizzat kendim de duydum.
Kürdçede bu Yezid formunda.
Bir notta 'Legend of Ardashir- ' Arde Şer'in Menkibesi' başlığıyla , nesli ve hayatı anlatılıyor. Bir paragrafta ise aynen, Pahlavi Karnamak ile Şahnama'da geçtiğini yazdığı şu ifadeler var :
'' Ardaşir's wars with the Parthians and others; his defeat of Ardawan and his son, and his reverse at the hands of the Kurds ( Karnamak, p. 46-49 ; Şahnama.p.1374).
Eğer doğru anladıysam, Arda Şer'in başkaları ile son Part Ardawan ve oğlu ile savaş ve Kürdlerden bahsediyor.
Kürd tabiri Part zamanında bile geçiyor, ne kadar ilginç bir durum.
Bir de yine : ''Sasan was a herdsmen of Papak and abode ever with the flocks; but he was of the race of Dara the son of Dara. During the evil reign of Alexander he had fled away and gone forth with Kurdish shepperd.''
Sasan, yani Sasani hanedanının isim sahibi, Papak'ın çobanıymış. Dara'nın soyundan geliyormuş. Oğlu iblis İskenderden kaçmış ve Kürd çobanın yanına vs.
Dara bu Dari+us -Darius olarak Grekçe de geçen isim.
Dara'nın adına inşa ettirdiği, ya da edilen Dara şehri ise Nusaybin'in kuzey-batısına düşer.
Kalıntıları muhtemelen bombardımanlar sonucu tamamen tahrip olmuştur.
Mevcut şehirlerin hali ve devletin tarihi eserlere olan ideolojik allerjisi göz önüne alındığında, yürek burkucu bir karamsarlıktan öte akla gelebilecek başkaca bir ihtimal yok gibi görünüyor
Bu arada '7' kavramına dair açıklama da dikkat çekici:
''The Seven, referred to in the name of Ardashir's opponent are, he adds,the seven planets , which belonged to the Creation of Ahriman, the Evil Spirit.''
Bu '7-yedi' , Arde Şer'in muhalifi ve burada 7 planetle anılıyor. Zira inanca göre ' Güneş, Merkür, Venüs, Dünya, Ay, Mars ve Satürn,' Ahriman'ın yarattıkları, ona ait.
Sasani Şahlarından bahsederken, Cizre'nin güney-doğusunda, şimdi İrak cumhuriyeti ismi verilmiş Kürd ülkesinin parçasında Sasani hükümdarı Şapur'un adına inşa edilmiş bir şehiri de zikretmek lazım.
İsmi 'Gund-i Şapur' dur.
Gund kelimesi Kurmanci Kürdçesinde 'köy' anlamına kullanılıyor ama aslında kelime Pahlavi de ''ordu kampı' anlamına geliyor.
Bu da aslında Şapur'un ''askeri kampı''.
1928 de Empson'un Sinjar'da konuştuğu Yezidi Pir boşuna ''bizim devletimiz vardı, 350 sene sürdü ve Şapur'da Şahımız dı'' dememiş demek ki.
Gund kelimesinin Kurmancide yer alması bile Sasani ile ilişkinin boyutunu göstermekte.
Bir başka not ise daha da çarpıcı: Magi'ler, Zerdüşt'ün oğlu ya da soyundan biri olan Oşederbami ya da Oşederma'yı beklerlermiş.
İslamın, Şii'nin Mehdi beklemesi gibi.
Zaten bu kavram Alevilikte de geçen Ali'nin mehdiliğinin kökenidir de.
Fark, Magiler olmuş Alevi, Oşedarme da olmuş Ali !
İran'da Arap işgalinden bir asır kadar sonra, Bih-afaridh isimli biri çıkmış ortaya. Daha o zamanlar İran coğrafyası, hele hele Anadolu'da Kürdler ile diğer soydaş halkların İslam inancına pek dahil olmadıklarını söylemek mümkün.
Katılım var ama çok çok az ve sebebleri tek değil, farklı konu.
İşte bu Bih-Afarid Magilerden farklı düşünüyormuş bazı konularda ama Zerdüşt'ü kabulleniyor, kurumlarına inanıyormuş ve
her peygamber( ya da adayı ) gibi o da kendisine kutsallık atfediyor, ilahi kudretle gizlice haberleştiğini (vahiy gibi mesela) belirtiyormuş.Müridleri için yedi dua önermiş.
Bunları geçiyorum ama bazı ritüel ve kurallar dizisi var ki, çok önemli :
''He ordered them to worship the substance of the Sun, kneeling on one knee and in praying always to turn towards the Sun, where ever it might be ;to let their hair and locks grow; to give up the zamzama at dinner ;not to sacrifice small cattle unless they were already enfeebled ; not to drink wine ;not to eat the flesh of animals that have died a sudden death ,as not having been killed according to prescription ; not to marry their mothers, daughters , sisters or nieces ; not to exceed the sum of 400 as dowry. Further, he ordered them to keep the roads and bridges in good condition by means of the seventh part of their property and of the produce of their labour.''
Güneşin ''özüne-maddesine'' tapınmayı emretmiş. Tek diz üstüne çökerek daima güneşe doğru dönerek dua etmek, güneş her nerede ise. Saç ve lülelerini uzatmak. Akşam yemeğinde fısıldaşmayı bırakmak .Zayıf ve mecalsiz olmadığı müddetçe hayvan kurban etmemek. Aniden ölen veya kurallara uygun kesimi yapılmayan hayvanın etini yememek. Anne, kız evlat, kız kardeş, kız yeğenlerle evlenmemek. Çeyiz ya da başlık ta (bu kelimenin Persçe veya varsa Pehlevisini keşke görebilsek) 400 ü geçmemek. Bir de müridlerine yol ve köprülerin daima bakımlarını yapmaları ve onları mülklerinin ''yedinci'' parçası görmeleri ve işçiliklerini de yapmalarını emretmiş.
Çok ilginç değil mi ?
Bu paragrafın kendisi özel bir çalışma gerektiriyor. Zamanı gelince önemli bazı belirlemelere de ilham kaynağı olacak. Alevi-Yezidi, yani Kürd tarihinin en önemli halkasının izleri var burada.
Konuya dair not ve açıklamalar bu kadar.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.