Zeytin ülkesinin dengbêji Bavê Selah

Zeytin ülkesinin dengbêji Bavê Selah

Dengbêj Bavê Selah da, 1952 Mayıs’ının 9’unda Nuh’un zeytin ağaçlarının şahitliğinde Dengbêj Îbramê Tirko’nun kızı Dengbêj Gulo’nun 3’ü kız 5’i erkek toplam 8 çocuğunun dördüncüsü olarak doğmuştu.

A+A-

Bavê Selah, 1952 yılında barışın hiç uğramadığı Suriye’nin Halep iline bağlı zeytiniyle ünlü Gorda köyünde dünyaya geldi. Kimliksizlik, savaşın ve yoksulluğun dağıttığı bir hayat yaşayan dengbej Bavê Selah, 2016 yılında sınırın öte yakasındaki hafızamızdan yüzlerce kilamı öksüz ve yetim bırakıp dünyayı kimsesiz bir şekilde terk ettiğinde, zeytin ülkesinde barışın umudu bir başka tufana kalmış ve savaş hala devam ediyordu

Abdulselam  Akıncı-Gazete Duvar

Anlatı ve inanış odur ki, bundan 7000 bin yıl önce Nuh peygamberin yurdunda ıslah olmaz söz dinlemez kavmi Rab cezalandırmaya karar verir ve Nuh’a bir gemi yapmasını emreder. Ve Rabbin emri odur ki, Nuh yaptığı gemiye her canlıdan birer çift alacak sonrasında Nuh’un yola gelmeyen kavmi ilahi bir cezaya duçar olacaktı. Emir kesindi ve karşı konulamazdı. Nuh Rabbini dinledi ve büyük bir gemi yapıp büyük felaketi beklemeye başladı. Tufan koptuğunda gemidekiler kurtulacak ve ilahi emre karşı gelenler yüksekliği dağları aşan dalgalar arasında nedamet çığlıklarının duyulmadığı bir acıyla yok olup gideceklerdi. Rab vaadini tutmuş ve tufan kopmuştu. Kimi rivayete göre 40 gün, kimine göre 40 yıl boyunca dalgalar üzerinde savrulan gemi bilmedikleri bir yerde durur. Nuh peygamber gemideki bir güvercini suların çekilip çekilmediğini öğrenmesi için salar ve uçup giden güvercin yedi gün sonra zeytin ülkesinden ağzında bir zeytin dalı ile gemiye dönünce tufanın son bulduğunu anlarlar. Efsaneye göre güvercinin bulup getirdiği zeytin dalı tarih boyunca Kürt yurdu olarak anılıp bilenen Mezopotamya bölgesidir. Nuh peygamber gemiyi burada durdurur. Artık yeni yaşamın ilk doğumu buradan gerçekleşecek ve insanlığın yeni coğrafyası zeytin ülkesi olacaktı. Âdem’den sonra insanlık tarihinin en önemli o dönüm noktasında yaratıcı ile kulları arasında büyük barışın yeniden sağlandığı bu tufan sonrası, ağzında zeytin dalı ile tasvirlenen güvercin de o gündür bugündür yeni yaşamın, dirilişin, doğumun, saadetin, huzurun ve barışın temsilinde müjdeci olarak resmedilir.

ZEYTİN ÜLKESİNİN KİMLİKSİZ SAHİPLERİ

İşte güvercinin müjdeler getirdiği zeytin ülkesinde aradan geçen 7000 yıla rağmen barışın hiç uğramadığı Suriye’nin Halep iline bağlı Efrin ilçesinin Cindirêsê beldesine bağlı zeytiniyle ünlü Gorda köyünde 1952 yılında Bavê Selah dünyaya gelir. Asıl adı Abdurrahman Ömer’dir. Babasının adı Hemo’dur. Babası yörede Hemoyê Ehmedê Beso olarak tanınır. Annesi Gulo, Efrin dengbêjlik ekolünün en önemli temsilcilerinden biri olan Îbramê Tirko’nun kızıdır. Îbramê Tirko’nun babası Ûsib (Yusuf) aile arasındaki bir anlaşmazlık nedeniyle Adıyaman’ın Besni ilçesinden 1800’lü yılların ortalarında Efrîn ’in Cindirês beldesine bağlı Çeqel köyüne taşınır ve Îbramê Tirko Çeqel ’de dünyaya gelir. Babasının Türkiye’den göç etmiş olmasından dolayı Türkiye’den gelen anlamında Îbramê Tirko diye tanınır. Îbramê Tirko, kendisiyle aynı dönemde yaşamış olan dengbêj Şêx Simaq’la birlikte Efrin bölgesinin iki meşhur dengbêji olarak ün salacak ve bütün yörede bilinir hale gelecekti. Sonraki zamanlarda Hemûş Korik, Cemîlê Kerê, Cemîl Horo, Omerê Cemlo, Evdê Şehrê, Hesnazî, Reşîdê Memcûcanê, Adîk Necar, Beytaz, Eliyê Kabê, Elî Tico gibi dengbêjlerin tümü bu iki dengbêjin ekolünden yürüyecek ve binlerce Kürt hikâyesini kilamlaştırıp zeytin ülkesinin kimliksiz sahiplerine armağan edeceklerdi.

Dengbêj Bavê Selah da, 1952 Mayıs’ının 9’unda Nuh’un zeytin ağaçlarının şahitliğinde Dengbêj Îbramê Tirko’nun kızı Dengbêj Gulo’nun 3’ü kız 5’i erkek toplam 8 çocuğunun dördüncüsü olarak doğmuştu. Kardeşleri sırayla: Fehime, Ehmed, Mihemed, Abdurrahman (kendisi), Mistefa, Necah, Ednan ve Şaho’dur. Dengbêj Bavê Selah, baba tarafından Êzîdî’dir.

İLK KİLAMLAR

Kendilerinin bile bilmediği bir tarihte Êzîdilerin uğradığı kıyımların birinde Şengal’den kaçıp Türkiye’ye Elazığ’a oradan da Halep’in 90 km kuzeybatısına düşen Gorda köyüne yerleşirler. Sonraları onlar gibi kıyımdan kaçanların büyük çoğunluğu Müslüman olup Êzîdî kültürünü terk etmek zorunda kalırlar. İşte bu tipik Kürt ailesine yeni bir dengbêj doğmuştu. Genetik yatkınlıktan olacak ki dengbêj Bavê Selah da, dengbêj Îbramê Tirko’nun kızı olan annesi dengbêj Gulo gibi kusursuz bir müzikal gırtlağa sahipti. Bavê Selah daha 9 yaşındayken her dengbêjin yaptığı gibi ellerini kulağına götürüp zengin sanatsal ve müzikal çevrenin etkisiyle ilk kilamlarını okumaya başlayacaktı. Bu müzikal yatkınlık onu ev işlerinden ve evdeki geleneksel otoriteye karşı asi biri yapmıştı. Diğer kardeşleri zeytin bahçesinde çalışırlarken, ya da koyunların peşindeyken o dengbêj ve aynı zamanda bağlama ustası olan Adîk amcanın dükkânından ayrılmıyordu. Sonraları babası ona bir bağlama alması için para verip onu Adîk amcanın yanına bağlama almaya gönderdiğinde de tek başınaydı. Tembûrvan (bağlama sanatçısı) ve dengbêj olan Adîk (1907-2007) yüzyıla sığdırdığı hayatında Kürt folkloru ve Kürt müziğine paha biçilemez katkılar sunmuştu ve şimdi yeni öğrencisi olan Bavê Selah’a bağlama öğretme sırasıydı.

SAVAŞIN VE YOKSULLUĞUN DAĞITTIĞI BİR HAYAT

Böylesi kültürel bir ortamda müzik hayatına başlayan Bavê Selah onlarca destana ses vermiş, yeni kilamlar üretmişti. Günden güne ünü yayılınca Suriye hükümetinin baskıları işkence ve hapis hayatı da kaçınılmaz olmuştu. Defalarca Kürtçe müzik yapmaması için tehdit edilmiş işkencelere maruz kalmış hapis yatmış ama pes etmemişti. Kürt müzik endüstrisinin olmayışı dengbêjlerin sesleriyle ekonomik idamelerini yapamamaları gibi sebeplerle Bavê Selah’da bir yandan sanatını icra etmeye çalışırken bir yandan da geçim zorluğuyla başa çıkmaya çalışıyordu. Bu yüzden ekonomik geçimini sağlamak amacıyla Halep’te inşaatlarda demirci ustası olarak çalışmaya başlar. Yaşamın direttiği tüm zorluklara rağmen 1984 senesinde bir grup müzisyen arkadaşıyla birlikte Koma Armanc adıyla bir müzik grubu kurar ve yaşamın zorluklarına katlanıp müzik-sanat ve geçim derdi üçgenindeki mücadelesini sürdürmeye devam eder. Bavê Selah amcasının kızı Sabah Omer’le evlenir, 4’ü kız 3 erkek toplam 7 çocuğu olur. Sonra en çok sevdiği büyük oğlu Selah (Salih)’in adı onun sanat hayatındaki takma adı olacaktır ve Bavê Selah adıyla Kürt coğrafyalarında nam salacaktır. Çocukları sırayla: Leyla, Selah, Şîrîn, Gîvara, Narin, Şîyar ve Pervin’dir. Bavê Selah’ın çocukları Selah şuan İsveç’te Şerzad Efrînî adıyla babası gibi dengbêjlik yapıyor, müzikle uğraşıyor aynı zamanda ressam ve heykeltıraştır. Şîrîn (kız) İsveç’te yaşamakta. Gîvara (erkek) vefat etmiş. Büyük kızı Leyla Almanya’da, Şîyar İskenderun’da, Narîn ile Pervîn Efrin’de yaşamaktalar. Kimliksizlik, savaşın ve yoksulluğun dağıttığı bir hayat Bavê Selah’ın hayatı.

18 Aralık 2010’da Sudan’da başlayıp tüm Arap coğrafyasına yayılan protestolar ve ölümler Suriye’ye de sıçrayıncaya kadar zeytin ülkesinin bu Kürt ailesi bin bir zorlukla da olsa hayatlarını sürdürmeyi başarır. Arap baharı Suriye cehennemine dönüşünce Suriye’deki iç savaşa müteakip yıllarda ölüm korkusuyla aile dünyanın dört bir yanına dağılır. Artık ne çalışabilecekleri bir zeytin bahçesi, ne de bir arada yaşayabilecekleri bir köyleri vardır. Bavê Selah, eşi Sabah ve kardeşi Ehmed ve en küçük kız kardeşleri Şaho ile Efrîn de sonu ölüm de olsa kalmaya karar verirler. Diğer kardeşleri Fehime, Ednan ve Mistefa İstanbul’a, kız kardeşi Necah İzmir’e, diğer kardeşi Mihemed Hewlêr’e (Erbil) kaçar. Hem kardeşleri, hem de çocukları hiçbiri kalamaz yanında.

Dengbêj Bavê Selah, 2016 Haziran ayının sonlarında geçirdiği kalp krizi sonucu Efrîn hastanesine yatırıldığında hiç kimsesi yoktu yanında. Savaşı yaşayanların bilebilecekleri bir trajedi, çaresizlik ve bir kimsesizlik hali… Daha da trajik olan şu ki, ne İsveç’teki çocukları gidebildi hasta babalarını ziyarete, ne de Türkiye’nin farklı kentlerinde yaşayan kardeşleri, ne de Irak’taki oğlu. Ölürse de yalnız ölecekti. Dengbêj Bavê Selah, 2016’nın 14 Temmuz’unda sınırın öte yakasındaki hafızamızdan yüzlerce kilamı öksüz ve yetim bırakıp dünyayı kimsesiz bir şekilde terk ettiğinde zeytin ülkesinde barışın umudu bir başka tufana kalmış ve savaş hala devam ediyordu. Kim bilir belki Nuh peygamber ya da güvercin, belki de zeytinin kendisi yanılmıştı…

 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.